2009 yılından itibaren tasarım çizgilerini değiştirerek global anlamda önemli bir ilerleme kaydeden Hyundai, 2013 yılına hızlı bir giriş yaparak tüm dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor. Son olarak “HCD-14 Genesis” konseptiyle dünyanın en önemli fuarlarından birisi olarak gösterilen NAIAS 2013 Kuzey Amerika Uluslararası Otomobil Fuarı’nda gelecek hakkında ipuçları sunan Hyundai, modern premium felsefesine bir kez daha ağırlık verdi.
Hyundai’nin yeni nesil teknolojili çevre dostu elektrikli otomobiller kuşağına dahil olan “HCD-14” konsepti, aynı zamada global anlamda lüks segmente hızlı bir yanıt olarak dikkat çekiyor. Kendi lüks bakış açısını Amerika gibi ciddi bir pazarda gözler önüne seren Hyundai, aynı zamanda diğer pazarlarda da etkili olacak modeller için iyi bir zemin hazırlamış oldu. Detroit Cobo’da gerçekleştirilen dünya prömiyerinde konsept modelin dışında, Amerika, Çin ve Orta Doğu pazarlarında etkili olan Genesis ve Equus gibi lüks segmentin diğer oyuncuları da başroldeydiler.
Hyundai Motor Company Uluslararası Operasyonlar Bölüm Başkanı ve COO’su Tak Uk Im, “ Hyundai Genesis ve Equus modelleri artık global lüks pazarın ciddi yarışmacıları olarak kabul ediliyor. “HCD-14 Genesis” adlı yeni konsept aracımız ise bugün Hyundai’nin premium marka imajını yükseltmek için hazırladığımız en önemli yeniliklerden birisi. Hyundai markası olarak daima yeniliklere ve üst düzey kaliteye odaklanmak niyetindeyiz” dedi.
2012 yılında Kore dışındaki pazarlarda Genesis ve Equus gibi üst düzey modellerle önceki yıla göre yüzde 24 artış sağlayan Hyundai, özellikle Orta Doğu’da her iki modelle birlikte bu satışları 4.132 adetle yüzde 45 oranında artırdı.
Amerika da Hyundai’nin Kore’den sonraki en büyük lüks pazarı durumunda yer alıyor. İstikrarlı büyümesini hızla sürdüren Hyundai, pazar payını aynı doğrultuda genişleterek stratejik vizyon değerleri bakımından ünlü Alman rakiplerini de geride bırakmış oldu.
Hyundai Motor America Başkanı ve CEO’su John Krafcik ise “Premium ürünler, pazarlama, satış ve servis yaklaşımları gibi birçok dalda organize olarak iyi işler çıkardık ve ayrıca Genesis ve Equus gibi modellerimizle artık premium segmentte ciddi olarak yer alıyoruz. Bu iki modelimiz yüzde 9 pazar payı alarak iyi bir ivme yakaladı ve bir çok önemli rakibini geride bıraktı. Arkadan itişli premium ürünler, bu önemli başarıyı yeni nesil modellerimizle paylaşmaya hazırlanıyor. “HCD-14 Genesis” ise tasarım yönü ve dinamikleri açısından geleceğimizi simgeliyor. Aynı zamanda teknolojik görüntüsü de odak noktamız hakkında bir ipucu veriyor” dedi.
PLUG-IN HYBRID ELEKTRİKLİ OTOMOBİL (PHEV)
Hyundai bu fuarda ayrıca ilk kez PHEV sistemini de görücüye çıkarmış oldu. Orta büyüklükteki bir sedan konseptine dayanarak yakın gelecekte seri üretime geçmeye hazırlanan Hyundai, 2.0 litrelik GDI motorla güçlendirilmiş yeni nesil PHEV sistemiyle tam elektrikli haldeyken tek bir şarjla 32 km yol yapabiliyor. Pil gücü belirli bir seviyeye düştüğünde, otomatik olarak daha uzun sürüş mesafeleri sağlayan hibrid moduna geçen otomobilin bu pili yaklaşık üç saat içinde evde şarj edilebilme imkanı da sağlıyor.
Hyundai Motor Company Çevre Dostu Araçlar Ar-Ge Bölüm Başkanı Ki-Sang Lee, “Hibrid elektrikli araçlar kendi ekonomik sürüş deneyimleriyle sürücüleri şaşırtacaktır. Pil azaldığında hibrid moduna otomatik geçiş yapan elektrikli araçlar, menzil kaygısını ortadan kaldıran bir büyük pil ile desteklendiğinde elektrik modundayken uzun kilometreli sürüş için izin verir. Pazar taleplerine cevap verebilmek için Hyundai de bu tip PHEV (Plug In Elektrikli Araçlar), HEV (Hibrid Elektrikli Araçlar), EV (Elektrikli Araçlar) ve FCEV (Yakıt Hücreli Elektrikli Araçlar) gibi yeni nesil çevreci otomobillere önemli yatırımlar yapıyor. Hyundai çevre dostu teknolojinin gelecekte de yol alması için çalışmalarını sürdürecektir” dedi.
“HCD-14 GENESIS” KONSEPT
Akıcı hassas bir tasarıma sahip olan yeni “HCD-14 Genesis” konsepti sıvı-metal tasarım dilini yansıtıyor. İşçilik kalitesinin gelişimini de gözler önüne seren bu konsept, cesur bir gövdeye ve özellikle ön kısımda oldukça dikey bir ızgaraya sahip. Yan görünüm siluetine bakıldığındaysa klasik spor sedan formunu arka tarafa doğru ilerlediğinde coupe ile birleştiren bir ambiyans hakim.
Arka bagaj kapağının köşeleri ve stopların birleşme noktasında oldukça kaslı bir görünüm sunan aracın uzunluğu da iç mekanının genişliği ve heybeti hakkında ipuçları sunuyor. Ayrıca bagaj kapağının dışa doğru keskin bir şekilde belirmesi de aracın coupe-sedan formunu destekleyen en önemli detaylarından birisi. Devasa jantlar üzerinde yürüyen konsept, karbon fiberle desteklenen parçalara da sahip.
Hyundai Motor America Baş Tasarımcısı Christopher Chapman, “HCD-14 Genesis” ile dört kapılı spor bir coupe hazırladık. Şık ve hafif bir siluete sahip, dramatik yüzeyle birlikte akışkan bir dinamizm söz konusu. İç mekandaysa sürücü odaklı bir kokpit bulunuyor. Infotainment butonunun olduğu kısım da ahşapla kaplanarak oldukça dramatik bir kompozisyon elde edildi. Lamine ve öğütülmüş odun detaylandırma da orta konsol boyunca ve kabin içi uzunluğunda görsel bir ilgi sunuyor ” dedi.
Arka kapı ön tarafın aksine geriye doğru açılıyor. Açık iki kapı ile “HCD-14 Genesis” davetkar ve ferah bir kabin atmosferi sunmuş oluyor. Kabinin içinde bir çift orta konsol tasarımı da dikkat çekiyor. Ön tarafta her iki koltuğun arasında üst pozisyonda duran bu detay arkaya geçildiği andan itibaren koltuk seviyesine inmiş oluyor ve arka kol dayamanın altına girecek şekilde konfigüre ediliyor. Bu tasarım teması ayrıca iç kapı kolları ve arka kafalıkları da etkiliyor. Göstergeler ve sürücü verileri de havacılık kökenli dizaynları anımsatırken hem analog hem de dijital kaynaklardan eklektik füzyon yoluyla bilgi akışı sağlanıyor. Sürücü odaklı kokpit, yolcu konfor fonksiyonlarından ayrılmış asimetrik bir şekilde sunuluyor. Orta konsolda bir iPad tablet depolama istasyonu da bulunuyor.
“HCD-14 Genesis” sıradışı tasarımıyla görsel anlamda şovunu yaparken aynı zamanda aktif sürücü güvenlik teknolojisiyle de çığır açmaya hazırlanıyor. Hyundai’nin üst düzey ergonomi mühendisleri, sürücünün gözlerini yol üstünde tutmak için sezgisel bir ara birim geliştirdiler. Geleneksel kokpit mantığını ortadan kaldıran mühendisler, tasarım ekibiyle birlikte ortak çalışmaya imzasını atarak düğmeler ve kollardan yoksun bir kontrol düzeni ürettiler. Sürücünün göz hareketlerini sürekli olarak tarayarak nereye odaklandığını saptayan “eye-tracking” sistemiyle donatılan konsept otomobil ayrıca el hareketlerini tanıyan 3D başka bir sisteme de sahip. Dikkat dağıtıcı hareketlerin önüne geçmek için geliştirilen bu sistemler yolculuk esnasında sürücünün ulaşmak istediği navigasyon, multimedya birimleri, ses kontrolleri, HV/AC ve akıllı bağlantılara sahip bir çok sistemin işlevlerini otomatik olarak aktif edebiliyor.
“HCD-14 Genesis” sürüş dinamikleri açısından da Hyundai adına önemli bir gelecek vaad ediyor. Sürüş performansı için geliştirilen yüksek mukavemetli çelik gövde, ultra sert şasi ile mükemmel bir uyum sergiliyor. Arkadan itişli bir çekiş sistemiyle donatılan otomobilin beş noktadan bağlantılı ön ve arka süspansiyonları, kontrollü bir yol tutuş için zemin hazırlarken multi-mode elektrikli direksiyon sistemiyle de yol hissiyatı desteklenmiş oluyor. Düşük profilli performans lastikleriyle olağanüstü viraj kabiliyeti vaad eden “Hyundai HCD-14 Genesis”, sofistike “yaw control” stabilizasyon mekanizması sayesinde de yol üzerinde güvenli bir sürüş özgürlüğü sunuyor.
“HCD-14 Genesis” etkileyici bir motor gücüne sahip. Düşük emisyon değerleriyle birlikte ultra verimlilik için geliştirilen konsept otomobilde doğrudan enjeksiyonlu, Çift Sürekli Değişken Valf Zamanlamalı (D-CVVT), ödüllü 5.0 litrelik Hyundai Tau V8 motor bulunuyor. 8 ileri otomatik şanzımanla kombine edilen bu güçlü motor, direksiyondaki kulakçıklarla da manuel kullanım imkanı sunuyor. Sürücüyü tanıyan ve kullanım özelliklerine göre ayarlar yapan konsept otomobilde optik bir tanıma sistemi sunulurken aynı zamanda yüksek beygirler elde edilmesini sağlayan seramik kaplı bir egzoz sistemine de yer verilmiş.