Tüm dünyanın merakla beklediği Pirelli Takvimi, 50. Yılına yakışır bir şekilde beklenilenin aksine; Patrick Demarchelier ve Peter Lindbergh’in New York’ta; Miranda Kerr, Helena Christensen, Karolina Kurkova, Alessandra Ambrosio, Alek Wek ve ile gerçekleştirdiği çekimlerden yeni bir 2014 takvimi yaratmak yerine 1986’da Helmut Newton’un fotoğrafladığı ancak bugüne kadar yayınlanmayan ve arşivlerde saklanan takvimi lanse ederek Pirelli Takvim tutkunlarını şaşırtmayı başardı. Newton’un 1986 yılında Monte Carlo ve Toskana Chianti’de gerçekleştirdiği çekimlerde objektiflerin karşısında Susie Bick, Antonia Dell’atte ve Betty Prado vardı.
İlk kez 1964 yılında yayınlanan Pirelli Takvimi, 50’inci yıldönümünü İtalya, Milano’daki Pirelli’nin çağdaş sanat mekanı Hangar Bicocca’da tüm dünyadan ünlü konukların, basın mensuplarının ve koleksiyoncuların katıldığı özel bir davet ile kutladı.
Tüm dünyada, birbirinden güzel modelleri, dünyaca ünlü fotoğrafçıları ve işlediği konuları ile adından sıkça söz ettiren ve her yıl merakla beklenen Pirelli Takvimi’nin, 50. yıl sayısı da yeni bir sürpriz ile gün ışığına çıktı.
Pirelli Takvimi, 50. Yılına yakışır bir şekilde beklenilenin aksine; Patrick Demarchelier ve Peter Lindbergh’in New York’ta; Miranda Kerr, Helena Christensen, Karolina Kurkova, Alessandra Ambrosio, Alek Wek ve İsabeli Fontana ile gerçekleştirdiği çekimlerden yeni bir 2014 takvimi yaratmak yerine 1986’da Helmut Newton’un fotoğrafladığı ancak bugüne kadar arşivlerde saklanan ve hiçbir yerde yayımlanmayan takvimi gün ışığına çıkarttı.
1986 yılında Monte Carlo’da ve Toskana’daki Chianti’de Podere Terreno’da çekimleri gerçekleştirilen Pirelli Takvim’i, 12 siyah-beyaz ve 1985’te Monte Carlo ve Chianti’de yakalanan tarihi enstantanelerden seçilmiş 29 sahne arkası fotoğraftan oluşuyor.
1986 yılında İngilizler, Amerikalı fotoğrafçı Bert Stern ile çalışmaya karar vermişti. Pirelli İtalya ise, Pirelli Takvimi için Helmut Newton’u görevlendirmişti. Alman fotoğrafçı 1981 yılındaki kitabı “Big Nudes” sayesinde yirminci yüzyılın görsel kültürünün öncü ışığı haline gelmişti. Moda fotoğrafçılığını bir statü simgesine dönüştüren Newton, yeni bir çığır açarak modelleri stüdyodan sokağa çıkarmış, muhteşem çekimler yaratmıştı. Siyah-beyaz, nü fotoğraflara heykelsi ve aynı zamanda son derece erotik eserler olarak hayat verildi. Newton’un şahsi sorunları nedeniyle çekilmek zorunda kalmasıyla birlikte, 1986 takvimi, Stern tarafından çekilen oldu. Newton’un tasarladığı ve yarattığı Takvim, değerli bir “aile yadigarı” gibi, tekrar gün ışığına çıkmak için uygun bir fırsatı beklemek üzere arşive kaldırılmıştı.
Newton, Pirelli Takvimi’nin İtalyan versiyonu için aradığı doğru ışığı Siena’nın kırsal alanlarında bulmuştu. Yeşil tepeler, selvi ağaçları, çiftlik evleri, küçük kiliseler, ziraat makineleri, küçük bir benzin istasyonu ve Orta Çağ köyleri tam anlamıyla neo-realist bir atmosfer için mükemmel bir fon yarattı. Toskana’nın yolları, İtalyan yeni gerçekçi sinemasının Silvana Mangano, Lucia Bosé ve Sophia Loren gibi yıldızlarını andıran dolgun vücutlu kadınlar için bir geri plan yaratırken erkekler sadece birer izleyici olarak yer aldı.
Tüm dünyadan sadece 800 özel konuğun ağırlandığı geleneksel Pirelli Takvimi Gala’sıyla birlikte Pirelli’nin Milano’daki çağdaş sanat mekanı HangarBicocca’da bir retrospektif serginin açılışı da yapıldı. Gala sırasında konuklar, yıllar boyunca takvim için çalışmış 30’dan fazla fotoğrafçının yüz altmış’tan fazla fotoğrafıyla 50 yıllık Takvim öyküsünü görme şansı yakalıyor.
27 yıllık saklı Takvim
Pirelli 50. Yıl için, yeni bir 2014 takvimi yaratmak yerine 1986’da Helmut Newton’un fotoğrafladığı ancak bugüne kadar arşivlerde saklanan ve yayınlanmayan takvimi lanse etmeye karar verdi. Bu proje, Pirelli Vakfı tarafından yürütülen uzun soluklu bir rekonstrüksiyon çalışması sayesinde hayata geçirildi. Yaklaşık 30 sene sonra 1986 ve 2014’ün aynı takvim yılına sahip olması gibi şanslı bir tesadüften de yararlanılan bu takvim, yıldönümü kutlamalarının bir parçası olarak gün ışığına çıktı.
1986: Aynı Yılda İki Takvim
“The Cal”™ lanse edildiği günden bu yana Pirelli İngiltere’nin öngörüsü sayesinde seçkin bir gruba hediye olarak gönderilmekte. Kült bir yayın, bir simge ve son derece özel olması nedeniyle medyada büyük ilgi görüyor. “The Cal”™ 1971’de İngiliz hükümetindeki bakanlara, Kraliyet ailesine ve az sayıda VIP’e gönderilmişti. Trendleri belirleme gücüne sahip kurumsal bir imaj yaratıcı oldu.
1980’lerin ortalarında takvimin sahip olduğu küresel potansiyelin farkında olan Pirelli İtalya, bu güçten kendi payını almaya karar verdi ve kurum içinde özel bir rekabete girdi. İngiliz ve İtalyan projeleri, birbirlerinin varlığını kararlı bir biçimde görmezden gelerek yan yana ilerledi.
1984’ten itibaren sanat yönetmeni Martyn Walsh ile çalışmakta olan İngilizler, zevkli ve aynı zamanda gayet açık nü fotoğraflarla birçok tabuyu yıkmış bulunuyordu. O yıl Amerikalı fotoğrafçı Bert Stern ile çalışmaya karar vermişlerdi; Marilyn Monroe’yu sadece bir tülle örtünmüş olarak fotoğraflayan Stern, Elizabeth Taylor ve Audrey Hepburn gibi yıldızları çekmeye başlamadan önce reklamcılık alanında çalışmıştı. Bu karar aslında başka bir gelişmeyi de beraberinde getirdi ve takvimi gösteri ve film dünyasına da açtı.
Bu sırada Pirelli İtalya, Helmut Newton’u görevlendirmişti. Alman fotoğrafçı zaten çok ünlü bir isimdi: 1981 tarihli kitabı “Big Nudes” sayesinde yirminci yüzyılın görsel kültürünün öncü ışığı haline gelmişti. Moda fotoğrafçılığını bir statü simgesine dönüştüren de Newton olmuştu. Bir çığır açmış ve modelleri stüdyodan sokağa çıkarmış, muhteşem çekimler yaratmıştı. Siyah-beyaz, nü fotoğrafları heykelsi ve aynı zamanda son derece erotik eserlerdi.
Fakat sonuçta 1986 takvimi, Stern tarafından çekilen oldu çünkü Newton şahsi sorunları nedeniyle çekilmek zorunda kalmıştı. Tasarladığı ve yarattığı Takvim, değerli bir “aile yadigarı” gibi, tekrar gün ışığına çıkmak için uygun bir fırsatı beklemek üzere arşive kaldırıldı.
Modelleri çağdaş sanatçıların hayali stüdyolarında duyumsal ilham perileri gibi gösteren Stern’in fotoğrafları, takvimin mesajını ve ruhunu etkileyici bir şekilde yansıtmayı başardı. Sonuçta renklerden ve görsel unsurlardan oluşan, 80’lerin ihtişamını yansıtan bir kaleydoskop elde edildi. Tabii cesur ve dikkat çekici nülerle birlikte.
The 1986 Pirelli Takvimi by Helmut Newton: Tarihçe
1985 ilkbaharında Pirelli İtalya, Helmut Newton’dan Takvimi tasarlamasını istedi; sanatçının yaratıcılığına herhangi bir sınırlama getirmeyen şirket sadece Pirelli ürününün fotoğraflarda yer alması gerektiğini belirtti. Bu durum sadece fotoğrafçı için değil aynı zamanda Takvim için de yeni bir gelişmeydi; çünkü o zamana kadar takvimde Pirelli’nin temel faaliyet alanından oldukça uzak fotoğraflara odaklanılmıştı. Pirelli Takvimi’nin çekimleri için Pirelli lastiklerinin her modeli sete getirildi. O zamana kadar her türlü ürün yerleştirme son derece dikkat çekmeyecek biçimde kullanılmıştı; yukarıda anlatıldığı gibi en fazla kumdaki lastik izleri (Uwe Ommer, The Cal 1984) veya modellerin giysilerindeki Cinturato deseni (Norman Parkinson, The Cal 1985) ile sınırlı kalmıştı. Takvimin ününü gayet iyi bilen Newton, teklifi kabul etmeye karar verdi.
İlk çekimler Mayıs ayında, aynı zamanda sanatçının yaşadığı yer de olan Monte Carlo’da Grand Prix sırasında gerçekleştirildi. Sonraki mekan olarak Toskana’daki Chianti’de Podere Terreno seçildi. Newton, bölgedeki bağlar arasında ve Siena’nın çevresindeki kırsal alanlarda takvimin İtalyan versiyonu için aradığı doğru ışığı buldu. Yeşil tepeler, servi ağaçları, çiftlik evleri, küçük kiliseler, ziraat makineleri, küçük bir benzin istasyonu ve Orta Çağ köyleri tam anlamıyla neo-realist bir atmosfer için mükemmel bir fon yarattı.
Toskana’nın yolları, İtalyan yeni gerçekçi sinemasının Silvana Mangano, Lucia Bosé ve Sophia Loren gibi yıldızlarını andıran dolgun vücutlu kadınlar için bir geri plan yaratırken erkekler sadece birer izleyici olarak yer aldı.
Manuela Pavesi sürekli olarak Newton’un yanındaydı. Pavesi, sadece stil danışmanı değildi; kadınsılığın o gururlu ve kıpır kıpır ruhunu yorumlamak ve ortamı hazırlamak da onun işiydi. Enerjik ve canlı erotizme duyduğu ilgiyle Newton, İtalyan kimliğini onun bakış açısıyla yansıtacak duyumsal bir tarzı düşlemeye başladı. Manuela Pavesi, yaratıcı ve uygulamalı konularda onunla birlikte çalıştı; Newton’un kışkırtıcı içerikleri parlak fotoğraflara dönüştürmekteki olağanüstü yeteneğiyle cesur ve sezgisel yaklaşımını paylaştı.
Helmut Newton acil bir aile meselesi nedeniyle setten ayrılmak ve Monte Carlo’ya dönmek zorunda kaldığında, kamerasını nasıl konumlandırması gerektiği hakkında kesin talimatlarla devralan da Pavesi oldu. Deklanşöre basan asistanı Xavier Alloncle idi ama neredeyse tamamlanmış olan iş, Newton’un imzasını taşıyordu.
Bugün tanıtılan Takvim, yerleşim düzeni açısından da orijinal projeye sadık kalınarak, 12 siyah-beyaz fotoğrafı ve 1985’te Monte Carlo ve Chianti’de yakalanan tarihi enstantanelerden seçilmiş 29 sahne arkası resmi içeriyor.
Pirelli Takvimi’nin bu baskısı, hiçbir zaman bütünüyle dağıtılmadı ve Newton’un orijinal proje konusundaki fikirlerine sonsuz saygıyla üretildi. Fotoğraflar onun tasarım konseptini takip etmektedir ve son ürün sanatsal vizyonunu sadık bir şekilde yansıtmak üzere düzenlenmiştir.
Pirelli Takvimi “THE CAL”™ 50 Yaşında: Dünyanın En Ünlü Takviminin Tarihçesi
“The Cal”™, Grubun İngiltere’deki iştiraki Pirelli UK Limited’in parlak buluşuydu ve şirket proje üzerinde uzun süre rahatlıkla çalışabildi. 1964 yılında Pirelli’nin İngiltere’deki yerel rakipleri arasında öne çıkması için bir pazarlama stratejisi arayan İngilizler, o zamana göre tamamıyla yenilikçi bir proje yaratmak üzere sanat yönetmeni Derek Forsyth ve Beatles portreleriyle ün yapan fotoğraf sanatçısı Robert Freeman’ı görevlendirdi.
Ortaya başlangıcından itibaren moda dünyasından ve “ihtişamdan” farklı duran, sanatsal ve kültürel çağrışımlarıyla rafine ve özel bir ürün çıktı. O günden bu yana, 50 yıldır “The Cal”™ olarak anılan takvim, döneminin en saygın fotoğrafçıları tarafından çekilen fotoğraflarla zamanın geçişini görsel bir şekilde anlatıyor, çağdaş kültürü yorumluyor ve genellikle yeni trendleri belirliyor.
“The Cal”™ ve üç dönemi
Pirelli takviminin tarihçesi üç farklı döneme ayrılabilir:
1964 ve 1974 arasındaki ilk on yılın ardından Yom Kippur (Arap-İsrail) savaşı ve petrol krizinin yol açtığı ekonomik duraklama döneminde yayına dokuz yıl ara verildi;
1984 ve 1994 arasındaki ikinci on yıllık dönemde Takvim yeniden yayınlandı ve giderek daha büyük başarı kazandı;
1994 yılından günümüze uzanan ve yeni binyıla geçişi de kapsayan dönemde “The Cal”™ çığır açan ve kült bir statü kazanan bir takvim haline geldi.
1964 – 1974 arasındaki 10 yıllık dönem
İlk yıllar Beatles’ın, rock müziğin ve mini eteğin moda olduğu, ancak bir yandan da genç protest hareketlerin öne çıktığı, Vietnam karşıtı gösterilerin yapıldığı zamanlardı. “The Cal”™ kısa zamanda büyük müşterilere sunulan “kurumsal bir hediye” rolünü üzerinden atarak sınırlı sayıda seçkin alıcıya yönelik özel bir yayın haline geldi.
Modellerin büyük çoğunluğu yeniydi ve fotoğraf çekimleri genellikle açık havada, egzotik plajlarda ve seçkin doğal ortamlarda gerçekleştiriliyordu. En başlardaki bu parlak baskı resimler bile takvimin gerçek estetik ve kültürel felsefesinin ipuçlarını taşıyordu: “The Cal”™ değişen zamanların bir simgesi olmayı hedefliyordu. 1968 takviminin çekimlerini yapan Harri Peccinotti için ilham kaynağı Elizabeth Barrett Browning, Allen Ginsberg ve Ronsard’ın şiirleri olmuştu; sanatçı sonraki yıl poz verilmiş fotoğraflar yerine Kaliforniya’nın güneşli plajlarında daha doğal ve rahat çekimler yapmayı tercih etti. 1972’de Sarah Moon, Takvim için fotoğraf çeken ilk kadın oldu ve bu süreçte pek çok tabuyu yıktı.
1974’ün Mart ayında yayının durdurulacağı açıklandığında İngiliz ve dünya medyasındaki tepki, lansmana göre çok daha yoğun oldu ve Pirelli Takviminin ne kadar başarılı olduğunu gösterdi. Takip eden on yıllık dönemde takvimle ilgili olarak farklı dillerde çeşitli kitaplar, koleksiyonlar ve antolojiler yayınlandı; bunlar arasında en ünlüsü nostaljik önsözü ünlü aktör David Niven tarafından yazılan ve takvimin on yılını anlatan 1975 tarihli bir yayın oldu.
1984 – 1994 arasındaki 10 yıllık dönem
“The Cal”™ çok beklenen dönüşünü 1984’te yaptı. Yeni sanat yönetmeni Martyn Walsh ile birlikte takvim köklerine döndü ve Grubun ana ürünü olan lastiklere gizli, neredeyse bilinçaltı denebilecek değinmelerde bulunuldu. 1984 takviminin çekimleri Uwe Ommer tarafından yapıldı; güzel modellerin Bahamaların harika plajlarındaki fotoğraflarında kumda gizemli izler görünüyordu: Pirelli’nin en yeni ürünü olan P6 lastiklerinin izleriydi bunlar. Ürün yerleştirme açısından, gizli ve bir o kadar da hissedilebilen bir varlık olarak o döneme hakim olan teknolojiyi çağrıştırıyordu.
1987 yılında Terence Donovan, aralarında kariyerinin henüz başında olan 16 yaşındaki Naomi Campbell’ın da bulunduğu ve sadece siyahi modellerin yer aldığı takvimle yeni bir çığır açtı. Ertesi yıl Barry Lategan, kadının güzelliğini sergileyen bu geleneksel vitrinde ilk defa bir erkek model kullandı. 1990’da Arthur Elgort, Olimpiyatlara ve Alman film yönetmeni Leni Riefenstahl’a adanmış takvimini tamamıyla siyah-beyaz olarak üretti.
1994’ten günümüze uzanan dönem
1993’te şirketin üst yönetiminin de değişmesiyle birlikte, yeni bir dönüm noktasına gelindi. Pirelli uluslararası varlığını artırmaya başladı ve kısa mesafe koşucusu Carl Lewis’in kırmızı topuklu ayakkabılı ünlü fotoğrafı gibi yüksek profilli kampanyalar lanse edildi; Takvim de Grubun yeni imajını yansıtan temel araçlardan biri haline geldi. Sanat yönetimi, şirketin Milano’daki genel merkezine taşındı ve lastiklere göndermede bulunulmasından vazgeçildi. Böylece “The Cal”™ özüne, yani yaratıcılarına stil ilkeleri ve iyi zevk dışında hiçbir sınırlama getirmeyen sanatsal bir yayın olmaya geri döndü. Ne de olsa Pirelli, tek bir ürün ailesiyle özdeşleştirilmeyen uluslararası bir markadır ve takvime de her zaman ilham veren yenilikçilik ve mükemmeliyet arayışı başta olmak üzere geniş bir değerler ve anlamlar yelpazesini çağrıştırmaktadır.
1994 yılında Herb Ritts, Cindy Crawford, Helena Christensen, Kate Moss ve Karen Alexander gibi efsanevi süper modellerden oluşan bir kadroyla “The Cal”™ için yeni bir dönemi başlattı. “An Homage to Women” (Kadına Saygı) adını verdiği takvimde “90’ların kadınları ve dünyadaki yerleri: gururlu, seksi ve içi de güzel kadınlar” anlatılıyordu. O zamandan bu yana fotoğrafçıların yaratıcı yetenekleri ve modellerin çekicilikleri, Pirelli Takviminin başarısının köşe taşları olmaya devam ediyor. Moda dünyası ve “ihtişam” ile bağlantısı da giderek güçlenmekte: podyum mankenleri açısından “The Cal”™ için poz vermek başarmak anlamına geliyor ve yeni isimler arasında ciddi bir rekabet yaşanıyor.
Yirminci yüzyılın son takvimlerini şereflendiren en önemli isimler arasında şunları sayabiliriz: 1995’te Richard Avedon’un fotoğrafladığı Christie Turlington ve Naomi Campbell (tekrar); 1996’da Carré Otis, Eva Herzigova ve Nastassja Kinsky (Peter Lindbergh’in çekimleriyle); 1997’de Inés Sastre ve Monica Bellucci (İlk İtalyan model). 1998’de Bruce Weber, bazı çekimlerini aralarında Robert Mitchum, John Malkovich, Kris Kristofferson, B.B.King ve Bono’nun da yer aldığı film yıldızlarına ve müzisyenlere ayırırken, Alek Wek ve Laetitia Casta 1999’da Herb Ritts ve 2000 yılında Annie Leibovitz için poz verdiler.
Yirmi birinci yüzyılın açılışını yapan Pirelli takviminin fotoğraflarını Mario Testino Napoli’de çekti; Gisele Bündchen ve Frankie Rayder gibi önemli modeller rol aldı. 2002 yılı takviminde birçok aktrisin yanı sıra iki ünlünün torunları da poz verdi: Lauren Bush (17 yaşında, baba George Bush’un torunu) ve Kiera Chaplin (Charlie Chaplin’in torunu). Bir kez daha Bruce Weber’in çektiği 2003 takviminin kadrosu özellikle etkileyiciydi: Üç İtalyan güzel (Mariacarla Boscono, Eva Riccobono ve Valentina Stilla), Sophie Dahl, Heidi Klum, Karolina Kurkova ve Natalia Vodianova gibi modellere, film ve spor dünyasından erkek yıldızlara (Alessandro Gassman, Stephane Ferrara and Richie La Montagne) eşlik etti.
Takvimin kırkıncı yıldönümü olan 2004 edisyonu, Nick Knight’ın teknolojik yaratıcılığı ile Catherine Deneuve ve Isabella Rossellini gibi divaların umutları ve düşlerine odaklıydı. 2005’te sıra Patrick Demarchelier’ye geldi: “O espirito do Brazil” (Brezilya’nın Ruhu) için Naomi Campbell’ın yanı sıra Adriana Lima gibi yeni yüzler Ipanema ve Copacabana plajlarında poz verdi. Ünlü Türk/İngiliz fotoğraf ikilisi Mert ve Marcus, 2004’te üstlendikleri çekimlerde Côte d’Azur’ün 1960’lardaki Retro tarzını Jennifer Lopez, Kate Moss ve Gisele Bündchen ile yakalamayı tercih etti. 2007, Hollywood’dan beş divanın yılı oldu; Sophia Loren, Penelope Cruz, Hilary Swank, Naomi Watts ve ümit veren yeni yıldız Lou Doillon, Kaliforniya’da Hollandalı Ines ve Vinoodh Matadin tarafından fotoğraflandı. Patrick Demarchelier 2008’de yeniden The Cal™ için kamera arkasına geçti ve ilk defa Asya’daki lokasyonlar tercih edildi. Çekimler tamamıyla Şanghay’da gerçekleştirildi; Doğu ve Batı karışımı kadroda Çinli aktris Maggie Cheung ve top model Doutzen Kroes da yer aldı.
“The Cal”™ 2009’da ünlü sanatçı Peter Beard tarafından Botswana’ya götürüldü. Daria Werbowy, Lara Stone ve Mariacarla Boscono gibi uluslararası tanınmış modeller, 30 yıl Kenya’da yaşayan ve Afrika’nın gizemini ve çekiciliğini en iyi yansıtan fotoğrafçı Peter Beard için poz verdi. 2010 edisyonu, kışkırtıcı tarzıyla tanınan “yaramaz çocuk” Terry Richardson’a emanet edildi. Ünlü Amerikalı fotoğrafçı, Miranda Kerr, Lily Cole, Rosie Huntington ve Ana Beatriz gibi rahat ve seksi karakterlerle çalıştı. 2011 takviminin arkasındaki yaratıcı deha, sanatçı, estet ve çok yetenekli moda efsanesi Karl Lagerfeld oldu. Paris’teki stüdyosunda yarattığı “Mythology” (Mitoloji) takviminde klasik Yunan ve Roma kültürüne duyduğu tutkuyu yansıttı. Kadın ve erkeklerden oluşan göz kamaştırıcı kadrosunda Baptiste Giabiconi ve Brad Kroenig gibi modellerle aktris Julianne Moore yer aldı. Milla Jovovich, Kate Moss ve Isabeli Fontana’nın yer aldığı 2012 edisyonunu çeken Mario Sorrenti, ilk İtalyan fotoğrafçı olarak “Swoon” için Korsika’yı tercih etti.
2013’te dünyanın en ünlü foto muhabirlerinden Steve McCurry’nin “The Cal”™ ve Pirelli için çektiği fotoğraflarda Brezilya’nın değişen sosyal ve ekonomik durumu gözler önüne serildi. Kadroda yer alan Brezilyalı aktris Sonia Braga, şarkıcı Marisa Monte ve modeller Adriana Lima, Petra Nemcova ve Summer Rayne Oakes, hayır işlerine odaklı çalışmaları, sivil toplum kuruluşlarına verdikleri destek, Vakıf ve insani projelerde rol almaları gibi ortak özellikleriyle dikkat çekti.