Qashqai ile kendine güveni geri gelen Japon üretici Nissan, bir kez daha kompakt hatchback segmentine dönüş yaptı. Peki; Pulsar ile umduğu başarı gelecek mi? İnceleyelim.
Pulsar ismi pek çoğumuza yeni gelse de aslında Nissan tarihinde önemli bir yere sahip. Markanın 1978 ile 2000 yılları arasında ürettiği kompakt sınıf temsilcisi Pulsar, pek çok pazarda Sunny, Almera isimleriyle de satılmıştı.
2014’te yenilenen Pulsar’ın Avrupa’da satışına 2015 yılında başlanmıştı. Ülkemize gelişi ise 2016’yı buldu. Pulsar, Renault-Nissan ortaklığının CMF-CD platformu üzerine inşa edilmiş. Yani Yeni Renault Megane Hatchback ile kardeş sayılır.
Nissan Pulsar için, yere yakın Qashqai demek çok yanlış olmayacaktır. Öne doğru eğimli ve kabartmalı motor kaputu, tasarımı hareketlendirmiş.
Aracı yandan incelediğimizde hemen hemen Qashqai ile aynı çizgileri görüyoruz. Elbette yerden yüksekliği daha az olan Pulsar, kısa tutulan motor kaputuyla da ayrışıyor. Kapı üstlerindeki kat izleriyse şık görünümü destekliyor.
Arkaya geçtiğimizde bizce araca göre biraz fazla büyük tasarlanan stoplar öne çıkıyor. Stoplarda LED kullanılmadığını belirtelim. Arka bölümde köşeli hatlar hâkim.
Pulsar’ın iç mekânına baktığımızda malzeme kalitesinin Qashqai seviyesinde olduğunu görüyoruz. Ama bu segmentte daha iyilerini de biliyoruz.
Aracın direksiyonu kullanışlı fakat tasarımıyla çok etkileyici görünmüyor. Test ettiğimiz Pulsar modeli, orta seviye donanıma sahip olsa da iç mekânında bizi tarihin eski zamanlarına götürdü diyebiliriz. Buna neden olan, orta konsolda dokunmatik bir ekranın bulunmamasıydı. Bunun yerine eski tip bir müzik sistemi yer alıyor. Sistem kullanışlı olsa da çağın gerisinde görünüyor.
Aracın göstergeleri de Qashqai’den transfer. Neyse ki bu alanda ortada büyük bir TFT ekran mevcut. Bu ekran araçla ve sürüşle ilgili bilgileri almanızı sağlıyor.
Pulsar, yere yakın olduğundan, Qashqai’ye göre daha küçük görünüyor. Ancak iş ölçülere geldiğinde bunun hiç de öyle olmadığını anlıyoruz. Tam tersi, uzunluk 10 mm daha fazla. Asıl farklılıksa 56 mm uzun olan aks aralığında.
Aks aralığının uzunluğu iç mekânda şaşırtıcı bir genişlik sağlıyor. Önde alan yeterli. Arkadaysa diz mesafesi konusunda Pulsar’ın eline su dökecek kompakt bir hatchback bulmak zor. Aracın bagaj hacmiyse 385 litre.
Pulsar Türkiye’de 1.2 litre turbo – benzinli ve 1.5 litre turbo-dizel motorlarla satılıyor. Test aracımızdaki 1.5 litrelik Renault imzalı dizel motor, 4000 devirde 110 beygir güç, 1750 ile 2500 devir arasında 260 Nm tork üretiyor.
Sadece manuel şanzımanla satılan bu seçenek fabrika verilerine göre 0-100 km hızlanmasını 11.5 saniyede tamamlıyor. Her zaman ekonomik olan dCi ünite, Pulsar’da da bizi şaşırtmıyor. 4.9 litrelik test ortalamamız yüzünüzü güldürecek kadar iyi.
Pulsar, konfor konusunda başarılı bir araç. Süspansiyonlar orta sertlikte ve genelde işlerini iyi yapıyorlar, ama zemin bozulunca sesli çalışma ve konforda düşüş gözleniyor.
Aracın yol tutuşu güven veriyor. Virajlarda gövde salınımı kontrollü. Ama aynı şeyi direksiyon sistemi için söylemek güç. Direkt çalıştığı bir gerçek ama his konusunda eksik kalıyor.
Özetle, Pulsar ülkemize geç gelmenin handikabını yaşıyor. Tasarımı çok modern durmuyor, iç mekânında da donanım eksikleri var. Ama iç mekân genişliği ve sürüş konforu onu bir anda öne çıkarabiliyor. Eğer görüntüden çok, rahatınıza ve yakıt ekonomisine önem verenlerdenseniz, gayet mantıklı bir tercih olabilir. Dizel ile sunulmayan otomatik vites ise gerçekten büyük bir ‘Keşke’ dedirtiyor.
Keyifli sürüşler