Etiket arşivi: şöförsüz otomobil

Continental’den sürücüsüz otomobil teknolojileri

Continental, Las Vegas’ta düzenlenen Uluslararası Tüketici Elektroniği Fuarı’nda (CES 2014) IBM işbirliğinde geliştirdiği otomobil teknolojilerini tanıttı.

Dünyanın en büyük lastik üreticilerinden Continental, 7 – 10 Ocak tarihleri arasında Las Vegas’ta düzenlenen Tüketici Elektroniği Fuarı’nda (CES), “Connected Electronic Horizon” ve “Smart Speech” teknolojilerini tanıttı. Continental’in geçtiğimiz yıl duyurduğu, IBM işbirliğinde geliştirilen teknolojilerinin yanı sıra gelişmiş araç sensörleri, otomotiv uygulamaları, otomatik kapı açmayı sağlayan akıllı telefonlar, masaj koltukları ve geliştirilmiş sürücü destek sistemleri gibi yenilikler de sergilendi.

“Sürücüler yalnızca dijital yaşam tarzlarına dair talepte bulunmuyor. Aynı zamanda araç içerisinde bütünsel bağlantının sağlanması ile sürüşün daha güvenli, verimli ve konforlu hale getirilmesini istiyor” diyen Continental İç Aksamlar Bölümü Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Helmut Matschi yüksek düzeyde ölçeklenebilir bulut platform hizmetleri ile çok çeşitli araç içi hizmetlerinin önünün açılabileceğini ifade etti. Matschi ayrıca müşterilerin artık mevcut IT altyapılarına entegre olabilecek esnek çözüm ve hizmet talebine yönelik beklentilerine de değindi.

Öngörülü sürüş: “Connected Electronic Horizon” ile bir sonraki viraj kontrolünüz altında!
Continental’in IBM işbirliğinde geliştirdiği platform sayesinde “öngörülü sürüş” kavramı güçlenecek. Yolun ilerisinde veya bir sonraki virajda ne olduğunu bilmek sürücülerin sürüş tarzlarını hem daha güvenli hem de daha ekonomik bir yöne çevirecek.

Bu platform, dijital haritalar yardımı ile sürücülere ufuk çizgisinden yola çıkarak bir sonraki adımda beliren nesneleri öngörüyor. Aynı zamanda bulut tabanından çektiği bilgiler ile harita verilerini de ortaya koyuyor. Bu teknoloji aslında otomobillerin bulundukları yer ve zamanla iletişimde olmalarını sağlayarak “otomatik sürüş”e geçilmesi için en önemli zemini hazırlıyor. Continental’in “otomatik sürüş” planının üç aşamalı bir yol haritası olduğunu hatırlatan Mastchi “2016 yılına kadar kısmen otomatik sürüş, 2020 yılına kadar üst düzey otomatik sürüş ve 2025 yılına kadar “tam otomatik sürüş” adımlarından oluşan yol haritası, aslında gelişen teknolojiler ile Continental 2025 vizyonumuzun teknolojik alt yapısını ortaya koyuyor” dedi.

Sürücüsü ile aynı histeki araçlar: “Smart Speech” teknolojisi
Continental’in IBM işbirliğinde ortaya koyduğu bir diğer yenilik ise interaktif diyalog ve içerik bulma çözümleri ile konuşma arayüzlerini bir araya getiriyor. Daha akıllı ve bulut tabanlı bir ses algılama sistemi sayesinde araç ve sürücüler arasındaki tüm ilişki kişiselleştiriliyor.

“Smart Speech” ile araç ve sürücüler arasında interaktif yapay zeka tabanlı bir iletişim sağlanacak. Bu sayede sürücüsünün her bir etkileşimini kayıt altına alan araçların varlığının çok yakın olduğunu ifade eden Matschi “Bulut tabanlı fonksiyonlar ile araçların gelecekteki iç mekan ve güvenlik donanımları, bulundukları ortamla kurdukları iletişimin şekline bağlı olacak. Biz de Continental olarak IBM işbirliğinde bu bilgilerin yönetilmesi ile her zaman ön sırada tuttuğumuz güvenli sürüşü bir araya getirmeye ve daha da geliştirmeye devam edeceğiz” şeklinde sözlerini sürdürdü.

Continental hakkında
Continental, 2012 yılında 32.7 milyar Euro’luk bir ciro ile dünyanın önde gelen otomotiv tedarikçilerindendir. Fren sistemleri, motor ve şasi sistemleri ve elemanları, aletle donatım, infotainment (bilgilendirmeli eğlence) çözümleri, araç elektroniği, lastik ve teknik elastomer ürünleri sunucusu olarak Continental; daha fazla sürüş emniyeti sağlamaya ve küresel iklimi korumaya önemli katkılarda bulunmaktadır. Bunun ötesinde, Continental otomotiv iletişiminde yetkin bir iş ortağıdır. Continental 46 ülkede yaklaşık 177.000 çalışanıyla faaliyet göstermektedir.

42.000’den fazla çalışanıyla dünyanın önde gelen lastik üreticilerinden Continental’in lastik bölümünün satışları, 2012’de 9.7 milyar Euro‘ya ulaşmıştır. Dünya çapında 22 üretim ve ürün geliştirme noktasına sahip olan Continental Lastik Bölümü, geniş çaplı üretim ve Ar-Ge yatırımları ile uygun fiyatlı ve çevreye duyarlı ürünlerin oluşturulmasına büyük katkı sağlamaktadır. Continental Ticari Araç Lastiği bölümü dünya çapında en büyük kamyon, otobüs ve özel nitelikli ticari lastik üreticilerinden biridir.

Continental’in Lastik bölümü Almanya Kupası (German DFB Cup), Brezilya’da düzenlenecek olan 2014 FIFA Dünya Kupası ve Fransa’da düzenlenecek olan UEFA EURO 2016’nın resmi sponsorudur.

Sürücüsüz otomobillerin avantajı ne olacak?

Volvo Car Group’a göre otonom sürüşün tüketiciler ve toplum için avantajları
Trafik güvenliğindeki büyük gelişmelere rağmen, hâlâ her yıl 1.2 milyon kişi trafik kazalarında hayatını kaybediyor. Bu durum, 2007’de, Volvo Cars’ta 2020 yılına kadar yeni bir Volvo otomobilde hiç kimsenin ölmemesi ya da ağır yaralanmaması gerektiğini belirten bir güvenlik vizyonunu başlattı ve Volvo Cars’ı dünyadaki tek otomotiv üreticisi olmaya teşvik etti. Şirketin vizyonu, otomobillerin çarpışmaması gerektiği üzerine kurulu.
Volvo Car Group Başkanı ve CEO’su Håkan Samuelsson, “Sürücü destek sistemlerinin yaygın kullanımını içeren teknolojilere öncülük etmek sadece güvenlik vizyonumuzu gerçekleştirmemize yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda topluma ve tüketiciye önemli faydalar sağlayacak” diyor.
Modern toplum, güvenliği artırmak, hava kirliliği ve küresel CO2 emisyonlarını azaltma konularında zorluklarla karşı karşıya. Otonom sürüş belli durumlarda yakıt tüketimini yüzde 50’ye kadar azaltabiliyor. Zayıflayan akış ve tıkanıklık da zorluklar listesine eklenebilir.
Håkan Samuelsson, “Volvo Cars’ın uzun soluklu insan-merkezli yaklaşımı ve güvenlik taahhüdü, otonom sürüş alanında bize diğer otomobil üreticilerinkinden farklı bir başlangıç noktası sağlıyor” diyor.
Otomobilin otomatik olarak hareket etmesine imkan vermek, geleceğin otomobillerinin hiç kaza yapmayacağına yönelik bir vizyona doğru ilerlerken çok önemli. Otomatik frenleme, şerit koruma ve uyarlanabilir seyir kontrolü için geliştirilen mevcut sistemler, otonom sürüş yolunda atılan ilk adımlara örnek oluşturuyor. Volvo Cars şimdi ise, normal trafik koşullarında daha yüksek bir otonom sürüş seviyesine sahip teknolojilere doğru ilerliyor.

Trafik kuyruğunda otonom sürüş
İlk otonom özellikler yeni Volvo XC90’da sunulacak: Direksiyon desteği (Steer assist) özellikli Mesafe Kontrollü Adaptif Hız Sabitleme Sistemi (ACC) trafikte öndeki aracı otomatik olarak takip ediyor. Diğer özellikler arasında otomobilin yoldan çıkıp çıkmadığını tespit edip, aracı tekrar şeridine sokmak için otonom olarak direksiyon torku uygulayan direksiyon desteği özellikli yol kenarı, kaldırım ve bariyer tespiti yer alıyor.

Yüksek derecede otonom otomobillere zemin hazırlamak: Sürüşte yeni bir boyut
Bir sonraki adım, öndeki otomobili yüksek hızlarda takip ederek, sürücünün halen dikkatini korumakla birlikte ellerini direksiyondan çekmesine imkan veren bir teknoloji. Bu da, sorumluluğu sürücü istediğinde tüm sürüş fonksiyonlarını aracın kendisine devreden Yüksek Otonom Sürüş Otomobillerinin (Highly Autonomous Cars) tanıtımının önünü açıyor.
Bu sofistike kendi kendine sürüş teknolojisi, Volvo Car Group’un İsveç’teki doğum yeri olan Göteborg’da gerçekleşecek ‘Drive Me’ projesinde test edilip değerlendirilecek. 2017 yılında, 100 Volvo sürücüsü, şehir içi ve çevresinde belirlenen kamu yollarında kendi kendini idare eden 100 Volvo otomobili kullanarak projeye katılacak.
Dünyada eşi olmayan proje, Volvo Car Group, İsveç Ulaştırma İdaresi, İsveç Ulaştırma Ajansı, Lindholmen Bilim Parkı ve Göteborg Şehri arasında bir ortaklık olarak yürütülüyor. ‘Drive Me’ projesi İsveç Hükümeti tarafından destekleniyor ve 2014 yılında ortak bir değerlendirme ve test araçlarının geliştirilmesiyle başlatılmış olacak.

Tüketiciye yönelik güçlü faydalar
Otonom sürüş beraberinde tüketici için önemli faydalar getirecek, otomobil kullanmaya olan bakış açımızı temelden değiştirecek. Gelecekte bir sürücü olarak, günlük yolculuğunuzu daha verimli kılan otonom ve aktif sürüş ile sürüşünüzü planlayabileceksiniz.
Güvenli bir şekilde telefon veya tablet üzerinden iletişim kurabilecek ya da dilediğinizde dinlenebileceksiniz. Otonom sürüş güvenliği bu nedenle direksiyonun ötesinde daha etkili zaman yönetiminin önünü açıyor.
Otonom sürüş (çok az insan etkileşimi gerektiren bir araç tarafından otomatik olarak kontrol edilen sürüş, hızlanma ve frenleme) modern ulaşım sistemlerinde halihazırda mevcut.
Håkan Samuelsson, “Çok az kişi otomatik pilotta uçan bir uçakta olmayı iki kez düşünür, fakat sürücü kitap okurken kendi kendini süren bir otomobilin içinde olmak pek çok insan için hâlâ oldukça devrimci bir düşünce” diyor.

Kendi kendine giden Volvo’lar yola çıktı!

Volvo Car Group, halka açık yollarda kendi kendine giden otomobillerle, dünya çapında eşsiz olan öncü projesini İsveç’te başlatıyor

Volvo Cars, 100 ‘kendi kendine giden’ Volvo otomobili günlük sürüş koşullarında İsveç’in Göteborg şehri çevresindeki halka açık yollarda kullanarak, dünyanın ilk büyük ölçekli otonom sürüş projesinde öncü rol oynayacak.
Çığır açan ‘Drive Me – Sürdürülebilir mobilite için kendi kendine giden otomobiller’ projesi; Volvo Car Group, İsveç Ulaştırma İdaresi, İsveç Ulaştırma Ajansı, Lindholmen Bilim Parkı ve Göteborg Belediyesi arasında ortak bir çalışma olarak sürdürülüyor ve İsveç Hükümeti tarafından destekleniyor. Amaç, otonom sürüşün toplumsal faydalarını saptamak ve İsveç ile Volvo Cars’ı gelecekteki mobilitenin geliştirilmesinde lider konuma getirmek.
Volvo Car Group Başkanı ve CEO’su Håkan Samuelsson,“Otonom araçlar Volvo Cars’ın olduğu kadar İsveç hükümetinin trafik kazalarında sıfır ölüm hedefleyen vizyonunun da ayrılmaz bir parçası. Bu kamu deneyi, bu hedefe yönelik önemli bir adımı temsil ediyor,” diyor ve ekliyor: “Bu çalışma bize teknolojik zorluklara dair fikir verirken, aynı zamanda kamu yollarında sürüş yapan gerçek müşterilerden değerli geri bildirimler almamızı sağlayacak.”
Deney, Göteborg ve çevresinde seçilen yolların yaklaşık 50 kilometresini kat edecek ‘kendi kendine giden’ otomobilleri içerecek. Tipik banliyö arterleri olan bu yollar, otoyol koşullarına sahip ve sık sık trafik sıkışıklığına maruz kalıyor.
Volvo Car Group Teknik Uzmanı Erik Coelingh, “Amacımız, otomobilin tüm muhtemel trafik senaryolarının altından kendi başına kalkabilmesini sağlamak ki, bunlara sürücü herhangi bir nedenle kontrolü yeniden ele alamadığında otomobilin akan trafikten ayrılıp, güvenli bir ‘liman’ bulması da dahil” açıklamasını yapıyor.

Odak alanları
‘Drive Me’ projesi bir dizi alana odaklanacak, örneğin:
• Otonom araçlar trafik verimliliğini, trafik ortamını ve yol güvenliğini geliştirerek nasıl toplumsal ve ekonomik faydalar sağlayacağı
• Özerk sürüş için altyapı gereksinimleri
• Otonom araçlara uygun tipik trafik durumları
• Sürücülerin otonom araçlara duyduğu güven
• Çevredeki sürücülerin kendi kendine giden bir otomobille nasıl sorunsuz etkileşim kuracağı

Proje, müşteri araştırma ve teknoloji geliştirmenin yanı sıra bir kullanıcı ara yüzünün ve fonksiyonelliğinin geliştirilmesi ile 2014 yılında başlayacak. İlk otomobillerin 2017 yılına kadar Göteborg’da yollara çıkması bekleniyor.
Güçleri birleştirmek
Büyüyen kentleşmenin tüm dünyada kentsel alanlarda ve çevresinde ulaşım sistemleri üzerinde baskı yaratmaya devam ettiğinin bilincinde olarak, ‘Drive Me’ sürdürülebilir bir çevre ve mobilite geliştirme arayışında güç birliğine olan ihtiyaca hitap ediyor.
Erik Coelingh, “Kamu deneyi bize otonom araçları trafik ortamının doğal bir parçası yapmanın sosyal faydalarına dair değerli bir anlayış sağlayacak. Akıllı araçlar çözümün bir parçası fakat geniş bir toplumsal yaklaşım da gelecekte sürdürülebilir kişisel mobilite sunmak için aynı derecede gerekli. Biz bu işlevler-arası işbirliğinin bu gelişimi hızlandırabileceğine inanıyoruz,” diyor.

Benzersiz takım çalışması
“İsveç; resmi makamlar, endüstri ve akademik çevreler arasında eşsiz bir işbirliği geliştirdi. Bu da trafik güvenliği alanında dünya lideri bir konum doğurdu.”
İsveç Altyapı Bakanı Catharina Elmsäter-Svärd, “Otonom araçlar ve daha akıllı bir altyapı, daha da güvenli bir trafik ve iyileştirilmiş bir çevreye bizi bir adım daha yaklaştıracak. Aynı zamanda İsveç’te yeni işler ve yeni fırsatlar yaratmaya katkıda bulunacak,” diyor.

Şehir hayatını zenginleştirmek
‘Drive Me’ projesi, gelecekteki şehir planlamasında ‘self-driving’ otomobillerin rolünün tanımlanmasına yardımcı olacak. Daha verimli arazi kullanımının önünü açarak, altyapı yatırımlarını azaltmaya katkıda bulunabilir. Bu tip araçlar ayrıca emisyonu azaltarak hava kalitesini ve trafik güvenliğini artırmak gibi farklı şekilde de şehir yaşamını zenginleştirebilirler.

Göteborg’u bu eşsiz kamu deneyinin arenası yapmak; şehrin verimli, temiz ve güvenli toplu ulaşım sistemlerinin gelişimine öncülük etme hedefinin güçlü bir göstergesi.

Bireysel faydalar
Otonom sürüş beraberinde tüketici için de önemli faydalar getirecek. Otomobil kullanmaya olan bakış açımızı temelden değiştirecek. Gelecekte bir sürücü olarak, günlük yolculuğunuzu daha verimli kılan otonom ve aktif sürüş ile sürüşünüzü planlayabileceksiniz.
Otonom sürüş, direksiyonun ardında daha etkili bir zaman yönetiminin önünü açacak. Güvenli bir şekilde telefon veya tablet üzerinden iletişim kurabilecek ya da dilediğinizde dinleneceksiniz.
Håkan Samuelsson, “Deneyde kullanılan teknoloji, koşullar uygun olduğunda sürüş işini araca devretmenizi sağlıyor” diyor.

Otonom sürüş için hazırlandı
Pilot projedeki araçlar, Almanya’daki Federal Otoyol Araştırma Enstitüsü (BASt) tarafından resmi olarak ‘Yüksek Otonom Sürüş Otomobilleri’ (Highly Autonomous Cars) olarak tanımlanıyor. Pratikte bu, sorumluluğun, tüm sürüş fonksiyonlarını sürücünün gözetiminde idare edebilen araca teslim edildiği anlamına geliyor. Sürücüden ara sıra gidişatı kontrol etmeye uygun olması bekleniyor ama yeteri kadar rahat bir geçiş süresiyle.
Sürücüler tarafından kullanılan 100 Volvo otomobil, şirketin gelecek Ölçeklenebilir Ürün Mimarisi (SPA) üzerine geliştirilen yeni modeller olacak. Mimari, yüksek seviyede otonom sürüşü mümkün kılan teknolojilere kadar yeni destek ve güvenlik sistemlerinin aralıksız sunumu için hazırlandı. İlk SPA modeli 2014 yılında lanse edilecek yeni Volvo XC90 olacak.

Otonom park dahil
Proje ayrıca otomobilde sürücü olmaksızın tam otomatik park etmeyi kapsıyor. Bu sayede sürücü park girişinde otomobilden yürüyerek uzaklaşırken, araç uygun bir nokta bulup kendi kendine park ediyor.
Erik Coelingh, “Bizim yaklaşımımız, otonom çalışan otomobillerin, otonom olmayan araçların ve korunmasız yol kullanıcılarının bulunduğu ortamlarda güvenle hareket edebilmesi prensibine dayanıyor” diyor.