Yeni Porsche 911 GT3, motor sporlarına özgü bir performans, sistematik hafif bir gövde ve dizginlenmemiş bir sürüş deneyimi sunuyor. Bu en yeni versiyonun kalbinde, dört litrelik yatık bir motor bulunuyor: 368 kW (500 beygir) gücündeki bu inanılmaz motor, 911 GT3 Cup safkan yarış otomobilinde bulunan versiyonla hemen hemen aynı. Arka akstan yönlendirmeli ve sistematik hafif tasarımlı şasi de motor gücünü üst düzey sürüş dinamiklerine dönüştürmek için yeniden tasarlandı. Yarış otomobilleriyle aynı test pistinde geliştirilen ve aynı üretim bandında üretilen Porsche’nin motor sporları teknolojisi bir kez daha yola hazır bir spor otomobille buluştu.
GT3 sahipleri, piste de çıkıyor
Porsche GT sürücülerinin büyük çoğunluğu spor otomobillerini yarış pistinde de denemeye bayılır. 3,88 kg/kW (2,86 kg/hp) güç-ağırlık oranı sayesinde yeni 911 GT3 de gerçek karakterini yarış pistinde ortaya çıkarıyor. Özellikle GT için uyarlanmış yedi vitesli ve çift kavramalı PDK şanzımanın standart olduğu bu iki koltuklu otomobil, deposu tam doluyken 1.430 kilogramağırlığa sahip ve 0’dan 100 km/h hıza 3,4 saniyede çıkabiliyor. Otomobilin azami hızı ise 318 km/h. Katıksız bir sürüş deneyimini tercih edenler için Porsche yeni 911 GT’nin manuel, altı vitesli bir alternatifini de sunuyor. Manuel vitesli versiyon 0’dan 100 km/h hıza 3,9 saniyede ulaşıyor, azami hızı ise 320 km/h.
Yarış dinamiği için tasarlandı
Yeni 911 GT3’nin Porsche’nin yarış pistlerindeki deneyiminden yararlanılarak geliştirilen şasisi, daha da üstün bir sürüş dinamiği için tasarlandı. Yeni çift koltuklu otomobilin yüksekliği, 911 Carrera S’ten 25 mm daha düşük. Temel tasarımdaki rötuşlar haricinde, aktif arka akstan yönlendirme sistemi sayesinde şasinin yol tutuşu da üst düzeye çıkarılmış durumda. Otomobilin hızına bağlı olarak arka tekerlekleri ön tekerleklerle aynı ya da ters tarafa yönlendiren bu sistem, aracı daha çevik ve yolda daha istikrarlı kılıyor. Dinamik motor bağlantıları ve arka diferansiyel kilidi de otomobilin sürüş dinamiklerini geliştiren özellikler arasında.
Dış tasarımda asıl unsur aerodinamizm
Görünüş söz konusu olduğunda 911 GT3, hangi amaçla tasarlandığı konusunda şüpheye yer bırakmıyor. Karbon arka kanat, spor otomobilin dış görünümünü belirleyen asıl unsurun aerodinamik performans olduğunun altını çiziyor. Otomobilin on ucu ve ön spoiler da, çok daha iyi bir hava akışı için optimize edilmiş durumda. Gövdenin hafifletilmiş arka kısmında, egzoz çıkışlarında ve yeni difüzerde de aerodinamik geliştirmeler dikkat çekiyor.
3 farklı koltuk seçeneği
Yeni, yüksek performanslı spor otomobilin iç mekanı da 911GT3 sürüş deneyimine uygun olarak tasarlandı. 360 milimetrelik GT spor direksiyon, 918 Spyder’da kullanılan ile aynı. Geliştirilmiş yan yastıklar ve mekanik ileri/geri konum ayar özelliğine sahip Porsche Sports Seats Plus koltukları sayesinde hem sürücü hem de yolcu otomobilin sürüş dinamiklerini tümüyle tecrübe etme fırsatı buluyor. Koltukların yükseklik ve sırtlıkları ise dijital olarak ayarlanıyor. 911 GT3 geleneksel olarak iki koltuklu olduğundan, arka koltuk tekneleri kapatılmış durumda.
Porsche, 911 GT3 için üç farklı koltuk seçeneği sunuyor: Elektrikli kumanda ile 18 yönde ayarlanabilen Sports Seats Plus; yatırılabilir sırtlıklı, entegre göğüs hava yastığına sahip ve manuel ileri/geri konum ayarlı yarış koltuğu; ve karbon dokuma kaplamalı, karbon fiberle güçlendirilmiş plastikten üretilen yarış koltuğu.
Porsche Track Precision uygulaması standart
Gerçek zamanlı trafik bilgileri sunan çevrimiçi bir navigasyon modülü olan Porsche Communication Management (PCM) sistemine ek olarak, otomobilde Connect Plus modülü ve Track Precision uygulaması da standart özellik olarak geliyor. Track Precision uygulaması, 911 GT3 sürücülerinin sürüş bilgilerini akıllı telefonları üzerinden görüntüleme, kaydetme ve incelemelerine izin veriyor.
FordOtosan, toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemine değindiği 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel dijital kampanyasıyla kadınların yapacaklarının bir sınırı olmadığını farklı bir şekilde ele alıyor.Şirket, kampanya ile tüm kadınları üreten ve hayata dahil olan bireyler olarak kapsayıcı bir şekilde ayrıştırmadan cesaretlendirmeyi hedefliyor.
Kadınların başarılarına ve toplumsal cinsiyet eşitliğine odaklanan kampanyanın filminde, şartlar eşit olduğunda kadınların yapabileceklerinin hiçbir sınırı olmadığı vurgulanıyor. Türkiye otomotiv sanayinin kadın istihdamında lider şirketi Ford Otosan, bünyesinde çalışan ve üreten kadın çalışanlardan yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemini kadın-erkek ayırt etmeden herkese bir kez daha hatırlatıyor. Filmde profesyonel oyuncu kadrosunun yanısıra Ford Otosan çalışanları da rol aldı.
Haydar Yenigün: “Ford Otosan olarak çalışma hayatında her alanda eşitlik ilkesini savunurken, iş hayatında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, en acil ve önemli mücadele konularımızdan biri olarak gündemimizde yer alıyor.”
Türkiye’nin en büyük sanayi şirketlerinden biri olarak kadınların ekonomiye katılımlarının geliştirilmesi için çalıştıklarını belirten Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, kampanya ile ilgili şunları söyledi:
“FordOtosan olarak çalışma hayatında her alanda eşitlik ilkesini savunurken, iş hayatında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, en acil ve önemli mücadele konularımızdan biri olarak gündemimizde yer alıyor. FordOtosan olarak, kadının olmadığı bir toplumun eksik olduğuna inanıyoruz. Yaşama katılan, her türlü katma değer üreten tüm kadınların; eşit şartlar ile ekonomiye katılmaları, eşit şartlar altında çalışmaları ve kazanmalarını önemsiyoruz. Ülkemizin geleceğinin bu cinsiyet eşitliğinin sağlanması ile daha aydınlık, daha refah olacağını biliyoruz. Bu doğrultuda, yaptığımız tüm çalışmalarda kadın-erkek fark etmeksizin gençlerimizin cinsiyet eşitliği konusunda bilinçlendirilmesini önemsiyoruz. Kızlarımıza meslek seçimlerinde cinsiyetin değil yeteneklerin ön planda tutulmasının gerekliliğini aktarmaya çalışıyoruz. Kadınların daha adil, daha dengeli ve daha sürdürülebilir bir topluma yapabilecekleri katkıyı arttırmak için herkese sorumluluk düştüğü inancıyla çalışmaya devam edeceğiz. FordOtosan olarak tedarikçilerimiz, yetkili satıcılarımız ve tüm iş ortaklarımızın katılımlarıyla etki alanımızı genişletmek için çalışıyoruz. Bu vesileyle tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.”
SEAT’ın tüm dünyada 5.4 milyondan fazla adetle en çok satan modeli olan Ibiza’nın yenilenmiş hali, 2017 Cenevre Otomobil Fuarı’nda tanıtılıyor. İspanyol marka fuarda ayrıca, CUPRACER Evo 17 ve 300 hp gücündeki Yeni SEAT Leon CUPRA’yı da sergiliyor.
Barselona’da geliştirilen ve SEAT’ın geleceğinde belirleyici bir adım olarak gösterilen Yeni SEAT Ibiza, Cenevre Otomobil Fuarı’nda otomobil tutkunlarıyla ilk kez buluştu.
SEAT markası için bir dönüm noktası
Markanın ürün atağındaki en büyük adımlardan biri olarak tanımlanan Yeni SEAT Ibiza, Volkswagen Group’un en yeni teknolojisi MQB-A0 platformunun bu segmentte ilk kez kullanıldığı model olmasıyla da öne çıkıyor.
Beşinci nesil Ibiza’da ileri teknoloji, sıra dışı dinamizm ve iç alanda dikkat çekici oranda kalite artışı hemen göze çarpıyor. Yeni MQB-A0 platformuyla iç bölüm ferahlığı ve değişkenliği önemli ölçüde geliştirilmiş olan ve daha yüksek sınıfların teknoloji seviyesine çıkan Yeni SEAT Ibiza, zarafeti ve şıklığı birleştirirken, dinamik karakterini de terk etmemiş.
Üst düzey kalite ve ileri teknoloji…
Kullanışlılık, akıllı teknoloji ve bağlanabilirlik sunan Yeni Ibiza, kablosuz şarj ünitesi ve GSM sinyal yükselticinin yanı sıra, Leon ve Ateca’da da sunulan ama bu sınıf için hiç de alışılmış olmayan Sürücü Destek Sistemlerini de içeriyor (Ön Bölge Yardımı, Adaptif Hız Sabitleyici ve diğerleri). 8 inç dokunmatik ekranın entegrasyonuyla Apple Car Play, Android Auto ve Mirror Link teknolojilerini içeren Full Link teknolojisinin keyfini rahat bir şekilde sürmek mümkün oluyor.
Otomobilde ayrıca Beats ses sistemi yer alıyor: yüksek kaliteli ses eğlence sistemiyle müzik tutkunlarına enerji, duygu ve heyecan sunan marka, müzik dinleme şeklini tamamen değiştiriyor. Sistem, 6 adet hoparlör, 1 adet yüksek kalite subwoofer ve 8 kanallı bir 300W amplifikatör kullanıyor.
Bugüne kadar ki en güçlü SEAT: SEAT Leon CUPRA
İspanyol markanın şimdiye kadar ürettiği en hızlı seri üretim modeli olan yeni SEAT Leon CUPRA da Cenevre Otomobil Fuarı’nda SEAT standında sergileniyor. SEAT Leon CUPRA, 300 hp motoruyla 380 Nm maksimum tork üretirken, 0’dan 100 km/s’ye 4,9 saniyede ulaşabiliyor. Güç, tork ve güç dağıtımında yapılan gelişmeler, performans açısından belirgin bir ilerlemeye işaret ederken yeni model ayrıca, Leon serisinin diğer modellerinde de sunulan güvenlik, bağlanabilirlik ve multimedya teknolojisiyle donatılmış olarak geliyor.
Daha fazla CUPRA : CUPRACER Evo 17
SEAT’ın fuarda sergilenen bir diğer modeli ise iç ve dış tasarımında estetik bakır detaylara sahip, dış yüzeyi mat gri, içerisi ise karbon fiber olan sıradışı bir model: SEAT Leon CUPRACER Evo 17. TCR Uluslararası Serisi’nde piste çıkması planlanan CUPRA’nın yarış versiyonu model, biri DSG’ye, diğeri manuel sıralı şanzımana sahip iki versiyon olarak sunuluyor. Leon CUPRACER Evo 17, trafiğe çıkabilir versiyonuyla aynı motora sahip olsa da 350 hp güç (2016 versiyonundan 20 hp daha fazla) ve 420 Nm tork üretiyor.
Yeni sezon için, fren (kontrol sistemi dahil) gibi çeşitli öğelerde iyileştirmeler yapılmış ve hissiyatı ve yol tutuşunu artırmak için ABS ve ESC özellikleri geliştirilmiş. SEAT Leon CUPRACER Evo 17, kilitli VAQ diferansiyele, 6 piston kaliperli 378 mm çaplı ön disk frenlerine ve arkada 272 mm disklere sahip, önden çekişli bir otomobil.
Inovasyonu, Fransız zarafetini ve avant-garde tasarım anlayışını eşsiz müşteri programlarıyla buluşturan DS Automobiles, 2017 Cenevre Otomobil Fuarı’nda DS 7 CROSSBACK’in dünya prömiyerini gerçekleştiriyor. SUV pazarında yer alan DS 7 CROSSBACK, DS Markası’nın sıfırdan geliştirilen ilk modeli olarak, yenilikçi teknolojileri, eşsiz tasarımı ve premium özellikleriyle otomotiv dünyasına güçlü bir giriş yapmaya hazırlanıyor. DS 7 CROSSBACK, Cenevre’de 300 HP’lik toplam sistem gücüne sahip E-Tense benzinli-hybrid teknolojisi ile sergileniyor. DS Automobiles tarafından Paris’te geliştirilen ve tasarlanan DS 7 CROSSBACK, Fransa’daki Mulhouse ve Çin’deki Shenzhen Fabrikaları’nda üretilecek.
DS Markası’nın güçlü tasarımı
DS 7 CROSSBACK, krom “DS Wings” ön ızgarasıyla güçlü, karizmatik ve asil bir ifadeye sahip. Yeniden tasarlanan DS amblemi, bir hanedan armasına benzeyen görünüşüyle hemen göze çarpıyor. Ön ve arka çamurluklardaki keskin köşeler, bu yeni SUV modeline güçlü bir görünüm kazandırıyor. Arka tarafı çevreleyen bagaj kapağı görkemli bir tasarıma sahip ve hareketli yanan stopların entegre edildiği karakteristik bir bütünlük sağlıyor.
Aydınlatmada, DS’e özgü “Hipnotik Etki”
DS Markası, araçlarında her zaman aydınlatma detaylarını vurguluyor ve bu durum DS tasarımının ayırt edici özelliği olmaya devam ediyor. İşlenmiş mücevherlere benzeyen DS ACTIVE LED VISION farların LED modülleri, DS 7 CROSSBACK’in kapı kilitleri açıldığında kademeli olarak 180 derece dönmeden önce mor bir ışık yayıyor. Görselliği çok hoş, olağandışı, büyüleyici ve hatta hipnotik olan bu etki, aracın hareketli veya park halinde olmasına bakılmaksızın gece gündüz görülebiliyor. Markanın kolaylıkla fark edilmesini sağlayan bu ışıklar, kayarak yanan sinyallerle birleşen dikey LED modüllerle vurgulanıyor. Arkadaki aydınlatma öğeleri de, DS 7 CROSSBACK’in orijinalliğine katkıda bulunuyor. Tamamen LED kullanılan arka bölümde tasarımcılar, DS 3D REAR LIGHTS olarak adlandırılan bu aydınlatmalar için olağanüstü titizlikle geliştirilen lazer gravür teknolojisini kullandılar.
İç mekanda 5 farklı ambiyans seçeneği
SUV segmentine muhteşem bir tasarımla dahil olmaya hazırlanan DS 7 CROSSBACK, tüm yolcular için görkemli bir rahatlık ve ferahlık hissi sunan iç mekanı ile rakiplerinden ayrılıyor.
Her müşterinin kişisel beklentilerini karşılayabilmek için geniş ve benzersiz bir ustalık bilgisi ile tasarlanan iç mekanda 5 farklı ambiyans seçeneği sunuluyor. DS markasının doğduğu yer olan Paris’i hatırlatması için bu ambiyans paketleri Bastille, Rivoli, Faubourg ve Opéra olarak adlandırılırken, aracında Grand Tourer vurgusunu pekiştirmek isteyenler için tasarlanan ambiyans modeli Performance Line olarak adlandırılıyor.
Yüksek standartlarda işçiliğin yansıtıldığı DS 7 CROSSBACK’in iç mekan tasarımında, “DS Inspirations” deri, ahşap ve alkantara detaylar kullanılarak bütünlük oluşturuldu. Direksiyon ve tutma kolları, orta kısım da dahil olmak üzere tamamen deri ile kaplandı ve bu model için özel bir parlatıcı kullanıldı. Seçilen ambiyans paketine bağlı olarak, ortadaki ekranın kontrol düğmesinde kristal kullanımına gidilerek dikkat çekici bir görünüm yakalandı.
Kabinin merkezine yerleştirilen 2 adet 12 inçlik ekrandan sürüşe ve araca dair bütün bilgiler takip edilebiliyor. Bu ekranlardan ortada yer alanı; multimedya ara yüzü MirrorScreen ve DS CONNECT fonksiyonlarının kontrol etmesinin yanı sıra navigasyon sistemi ile de uyumlu. Direksiyonun önünde ileriye konumlu ikinci ekran, dijital gösterge paneli için ayrılmış kişiselleştirilebilir bir ekran.
İnci dikişli deri koltuklar ve B.R.M Chronographs saat
DS Marka kimliğinin gizli ancak görünür sembolleri olan “inci dikişler”; ön panel, kapılar ve konsolda olduğu gibi Nappa deri koltuklarda da kullanılarak iç mekana eşsiz bir şıklık katıyor. Bu dikiş tekniği, yüksek derecede sofistike detaylar üretmek için “haute couture” uygulamasında kullanılan nakış tekniğinden esinlenilerek geliştirildi ve DS’in döşemecileri tarafından, iç kaplamalar ve koltuk döşemelerinde Fransız geleneğini yansıtarak farklı ve göze çarpan bir marka tasarımı oluşturmak amacıyla kullanıldı.
DS 7 CROSSBACK’te 16. yüzyıldan itibaren lüks saat yapımında kullanılan bir kaplama tekniği olan Guilloche da kullanıldı. Saat çerçevesine, kasasına veya hareketli parçalara daha güzel bir görünüm vermek için günümüzde halen kullanılan bu teknikle üretilen yeni bir araç içi saat dizayn edildi.
Gelişmiş teknolojiyi gelenekle birleştiren DS 7 CROSSBACK’te, DS Automobiles’in B.R.M Chronographs şirketi ile olan ortaklığı da devam ediyor. DS 7 CROSSBACK’in kokpitinin merkezine muhteşem bir görünüm sunan özel bir saat olan B.R.M R180, araç çalıştığında 180 derece dönerek görsel bir şov sunuyor.
DS 7 CROSSBACK’in ses sistemi için Fransa’nın en iyi ses uzmanlarının bulunduğu Focal® Electra ile işbirliği yapıldı. Müzik severlerin taleplerini karşılamak için 14 Focal® Electra hoparlör, kabin içinde belirli noktalara yerleştirildi. Araç içi ses sisteminde bir ilk olarak, müşteriler, prestijli Electra markası etiketi taşıyan müzik sisteminin keyfini çıkartabilecekler.
300 HP’lik E-Tense güç aktarımı
Cenevre Otomobil Fuarı’nda dünya lansmanı yapılan DS 7 CROSSBACK’te benzinli-hibrid bir güç ünitesi görev yapıyor. 200 HP’lik benzinli motor ve iki elektrikli motor (Her biri 80kW/109 bhp) toplamında yaklaşık 300 HP’lik bir sistem gücü oluşturuluyor. 8–ileri otomatik şanzıman (EAT8) ön bölümde benzinli ve elektrikli motorların arasına konumlandırılıyor. İkinci elektrikli motor arka aksa güç aktarımını sağlayarak DS 7 CROSSBACK’in 4 çeker olmasını sağlıyor.
DS 7 CROSSBACK, dört farklı aktarma moduna sahip: Yüzde 100 elektrikli, şarj etmeden uzun yolculuklar için Hybrid, karma (SPORT) ve 4X4. Araç yavaş giderken (gaz kesildiğinde veya frene basıldığında) akü enerjisi yenileniyor. Tamamen elektrikli kullanımda, 13 kW/h kapasiteye sahip lityum-iyon akü yaklaşık 60 km menzil sağlıyor.
DS 7 CROSSBACK’te ayrıca, tamamı Euro 6 emisyon normlarını karşılayan 3 benzinli ve 2 dizel motor seçeneği sunulacak. BlueHDi motorlar 130 (BlueHDi 130 S&S 6 ileri manuel ya da EAT8) ile 180 HP (BlueHDi 180 EAT8) arasında güç üretecek, benzinli motor seçenekleri ise THP 230 S&S EAT8, THP 180 S&S EAT8 ve PureTech 130 S&S 6 ileri manuel oluşturacak. 6 ileri manuel şanzıman haricinde sunulacak olan otomatik şanzımanların tamamı EAT8 olacak.
Segmentinde ilkleri yaşatacak sürüş teknolojileri
Otonom araçların geliştirilmesine yönelik ilk adımın atılmasını sağlayan son teknolojik yenilikler, sürücü ve yolcuların güvenlik, konfor ve huzurunu arttırıyor. DS 7 CROSSBACK’te de bu anlamda kapsamlı teknolojik yenilikler sunuluyor.
Yoldaki yükseklik ve çukurları kamera aracılığıyla tespit ederek, sürekli olarak amortisörlerin hareketlerini yöneten DS ACTIVE SCAN SUSPENSION
Yolda sürüşe destek amacıyla geliştirilen DS CONNECTED PILOT
Sürücünün müdahalesine gerek kalmadan aracı otomatik olarak park eden DS PARK PILOT
100 metreye kadar olan mesafede nesne, yaya ve hayvanların daha kolay görülmesini sağlayan DS NIGHT VISION
Dikkatsizlik ve yorgunluk belirtilerini algılayan DS DRIVER ATTENTION MONITORING
DS ACTIVE SCAN SUSPENSION: Orijinal DS modelinin efsanevi süspansiyon konforu, bu yeni teknoloji ile 21’inci yüzyıla taşınıyor. 1955 yılında tanıtılan ilk DS modeli, sanat harikası tasarımından yenilikçi teknolojilerine kadar büyük bir ilgi görmüştü. DS, günümüzde halen yol tutuş ve konfor açısından dönemi için yeni standartlar oluşturan hidro-pnömatik süspansiyonu ile hatırlanıyor. Onlarca yıl sonra, markanın geliştirdiği, insanların hafızalarında iz bırakan yeniliklerden esinlenen DS mühendisleri ve teknisyenleri, elektronik teknolojisindeki en son yenilikleri kullanarak kamera taramalı aktif süspansiyon sistemi olan DS ACTIVE SCAN SUSPENSION’u geliştirdiler. Yoldaki yüzey bozuklukları, yükseklik ve çukurları tespit eden sistem, amortisörlerin hareketini bu tespitlere göre belirliyor ve her zaman mükemmel konfor sunuyor. DS ACTIVE SCAN SUSPENSION, ön camın içine yerleştirilen ve ön-arka akslar ile elektronik olarak bağlantısı bulunan bir kameranın yol durumunu analiz ederek, araç tepkilerini (Hız, direksiyon açısı, frenler, vb.) buna göre ayarlamak için dört davranış sensörü ve üç akselerometre sensörü ile birlikte çalışıyor. Sistem elde ettiği verileri anında ECU’ya (Elektronik Kontrol Ünitesi) aktarıyor. ECU, edinilen bilgilere dayanarak sürekli olarak süspansiyon hareketlerini sertleştiriyor veya yumuşatıyor. Bu ince ayarlamalar sayesinde, bu benzersiz SUV modelinin sürüş konforu daha da ileriye taşınıyor.
DS CONNECTED PILOT: DS 7 CROSSBACK’in otonom sürüşe gidilen yolda sunduğu teknolojilerden biri olan bu sistem sayesinde sürücü istediği takdirde sürüşü sisteme devredebiliyor. Sistem devreye alındığında yine de sürücünün araç kontrolüne hakim olması gerekiyor. Sistem ön tarafı sürekli tarayan kamerası sayesinde yol boyunca aldığı bilgileri analiz ediyor ve ilerlemeyi gerçekleştiriyor. Araç yol çizgilerinin dışına çıkarsa sistem direksiyona müdahale ederek aracın konumunu düzeltiyor. Eğer sürücü, özellikle bir kaza riskinden kaçınmak için aracın gidişatını korumak isterse, direksiyonu tutarak sistemin aracı “düzeltme” fonksiyonuna engel olabiliyor. Düzeltme fonksiyonu, sinyaller aktif iken devre dışı kalıyor. Bu fonksiyon 30 km/s hızdan sonra aktif oluyor. Aktif olduktan sonra ise 0 ile 180 km/s hız aralığında işlevini yerine getiriyor. Bu hassas sistem, trafik sıkışıklığı durumunda da DS 7 CROSSBACK’in kontrolünü sağlıyor.
DS PARK PILOT: DS 7 CROSSBACK, park etmeyi sorun olmaktan çıkartan bir teknolojiye sahip. Otonom sürüşe gidilen yolda geliştirilen teknolojiler araç park işlevlerine de destek oluyor. DS PARK PILOT sayesinde, direksiyon veya pedallar kullanılmadan araç kendi kendine geriye doğru veya paralel olarak park edebilir. 30 km/s hıza kadar geçilen bölgelerde araç, boyutlarına uygun bir park alanı tarayabiliyor. Sistem uygun park alanını tanımladıktan sonra, sürücü dokunmatik ekrandan aracın nasıl park edileceğini (Geri pozisyonda, paralel olarak veya doğrudan park yerine) belirleyebiliyor. Park manevrasını belirledikten sonra sürücünün tek yapması gereken Park düğmesine basmak ve “sihir”in gerçekleşmesini izlemek! Benzer sistemlerin aksine, bu yeni park yardımı fonksiyonunu kullanarak park eden veya park yerinden ayrılan sürücünün, aracın hızını ayarlamasına, fren pedalına basmasına veya vites değiştirmesine gerek yok. DS PARK PILOT, aracın ön ve arka tamponlarının alt kısmına yerleştirilen ultrason sensörler aracılığıyla aracı kontrol ediyor ve direksiyonu otomatik olarak yönlendiriyor. Güvenliği sağlamak için, sürücü istediği zaman vites kutusu üzerindeki serbest bırakma düğmesine basarak aracın kontrolünü devralabiliyor. 5 km/s hızda aktif olan DS PARK PILOT fonksiyonu sayesinde DS 7 CROSSBACK, etrafındaki araçların pozisyonlarına göre kendi kendine kolayca park edebiliyor.
DS NIGHT VISION: DS 7 CROSSBACK’in segmentindeki benzersiz özelliklerinden bir diğeri olan bu sistem, gece sürüşlerinde büyük kolaylık sağlıyor. Ön ızgaradaki kızıl ötesi kamera, yoldaki 100 metre uzaklığa kadar olan nesneleri, yayaları ve hayvanları algılıyor. Dijital gösterge paneli, sürücünün görüş alanında var olan hemen her şeyi gösterir ve potansiyel olarak tehlikeli olabilecek nesneleri veya canlıları kırmızı bir çizgi ile vurguluyor. Önceden uyarılan sürücü, duruma göre en uygun manevrayı belirleyebiliyor. DS 7 CROSSBACK, segmentinde gece görüşüne sahip ilk araç.
DS DRIVER ATTENTION MONITORING: Sürücünün dikkatinde bir azalma olduğunu algılayan sistem, direksiyon üzerindeki kızıl ötesi kamerayı kullanarak çalışıyor. Sistem farklı parametreleri hesaplayarak sürücünün yorgun olabileceğini tespit ediyor ve gerektiğinde yolculuğa ara verilip dinlenilmesi gerektiğine dair uyarı veriyor. Sistem, gözlerdeki yorgunluk belirtileri (sık göz kırpma); dikkatsizlik işareti olan yüz ve baş hareketleri ve aracın yol üzerindeki gidişatı (şerit sapmaları veya sürücünün direksiyon hareketleri) gibi parametreleri hesaplıyor. Sürücünün bu türden hareketlerini algılayan sistem, otomatik olarak sesli alarm sistemini etkinleştiriyor ve orta konsol üzerinde görsel bir uyarı mesajı veriyor.
Dünyanın önde gelen otomobil üreticilerinden Honda, 2017 Cenevre Otomobil Fuarında yeni Type R’ı tanıttı. Seri üretime hazır haliyle sergilenen yeni HondaType R, daha önceki modelleri gibi Type R geleneğine bağlı kalarak yüksek performanslı kompakt hatchback sınıfının en dinamik ve en hızlı otomobillerinden biri olmayı sürdürecek.
Yeni Type R, yeni Honda Civic Hatchback modelinin teknik yapısından yararlanıyor. Honda mühendisleri yüksek performans beklentilerini karşılamak üzere teknik yapıyı kapsamlı bir şekilde revize ettiler. Kullanılan yüksek dayanımlı hafif alaşım malzemeler sayesinde yeni Type R’ın burulma direnci önceki nesil ile kıyaslandığında yüzde 38 oranında arttırıldı.
Motor gücünün tekerleklerde neden olduğu baskının direksiyona yansımanı azaltmak ve daha dinamik bir sürüş karakteri elde etmek üzere standart Civic Hatchback modelinin MacPherson tipi ön süspansiyonu elden geçirilirken yeni bağımsız arka süspansiyonun çapraz bağlantıları da güçlendirildi.
Yüksek performanslı 2,0 litrelik VTEC-TURBO motor
Birçok ödül alan önceki nesilde kullanılan 2,0 litrelik VTEC-TURBO benzinli motor yeni Type R’da da kullanılıyor. Elden geçirilen motor 320 HP güç ve 400 Nm tork üretiyor. Motor işletim sistemi, gaz emirlerine daha çabuk cevap verecek ve daha dinamik bir sürüş sunacak şekilde yeniden programlandı. Motorun üretmiş olduğu güç altı vitesli manuel şanzıman üzerinden tekerleklere aktarılıyor.
Yüksek performanslı kullanımlar göz önüne alınarak aerodinamik açıdan da optimize yeni Honda Type R’da hava akışını iyileştirmek üzere düz bir zemin, geniş hava girişleri, daha hafif çamurluklar ve havayı akıcı bir şekilde ileten tasarımıyla yeni spoyler olmak üzere önlem paketi devreye giriyor. Aerodinamik açıdan yere basma kuvvetiyle kaldırma kuvveti arasındaki ideal dengeyi tesis eden yeni Honda Type R yüksek hızlarda mükemmel bir diz gidiş kararlılığı sergiliyor.
Yeni Type R için geliştirilen ve kullanım şekline göre sürücüye araç ayarlarını değiştirme imkanı sunan sürüş modları kullanım kolaylığını destekliyor. ‘Comfort’, ‘Sport’ ve ‘+R’ olmak üzere farklı sürüş modları sunan sistem, seçilen sürüş moduna bağlı olarak amortisör sertliğini, direksiyon sertliğini ve gaz tepkilerini ayarlıyor.
10’uncu nesil Civic Hatchback ile birlikte Honda’nın İngiltere tesislerinde Temmuz ayında üretimine geçilmesi planlanan yeni Honda Type R, 2017 Ekim ayında satışa sunulacak.
Alpine, Cenevre Otomobil Fuarı’nda ilk seri üretim otomobili olan A110’un ilk gösterimini gerçekleştiriyor. Alpine’in hafiflik, çeviklik ve performans şeklinde özetlenebilecek zamansız ilkelerini bir araya getiren iki koltuklu bu spor coupé, A110 ‘Berlinette’ modelinin gerçek anlamda ruhunu taşıyor. A110, Dieppe’deki Alpine fabrikasında üretiliyor ve Avrupa’da 2017’nin sonlarında pazara sunuluyor olacak. İngiltere ve Japonya’da ise 2018’den itibaren satışa sunulacak.
Alpine, spor otomobili segmentinde tek bir taahhüdü yerine getirmek üzere geri dönüyor: Sürüş Keyfi!
A110 sadece 1080 kg’lık boş ağırlığı (opsiyonlar hariç) ile kelimenin tam anlamıyla ultra-hafif. Otomobilin kompakt boyutları (4178mm uzunluk, 1798mm genişlik ve 1252mm yükseklik), optimal ağırlık dağılımı (%44 ön/ %56% arka) ve düşük ağırlık merkezi sayesinde üst düzeyde ataklık elde edildi. Özellikle de Alpine’in nam saldığı 60’larda ve 70’lerde dağ yollarını tırmanırken gösterdiği ataklık işte bu sayede sağlandı.
Alpine’in kütlesi de aracın merkezi etrafında toplandı: örneğin yakıt deposu ön aksın arkasında ve motor da arka aksın önünde konumlandırıldı. Böylelikle sürücü kendisini otomobille adeta tek vücut gibi hissedebiliyor.
A110, Renault-Nissan İttifakı tarafından ortaklaşa geliştirilen 4 silindirli, 1.8 litrelik ve turbo şarjlı yepyeni bir motorla donatıldı. Alpine ve Renault Sport mühendisleri bu motoru Alpin’e özel hale getirdiler: bu amaç doğrultusunda özel hava girişi, turbu şarj, egzoz sistemi ve motor ayarı kullanıldı. Motorun maksimum gücü 185kW/252PS ve maksimum tork değeri de 320Nm. Tüm bu değerler sadece 1080 kg’lık boş ağırlığı ile bir araya geldiğinde A110’un 4.3 kg/PS’lik kusursuz güç/ağırlık oranı (233PS/t) ortaya çıkıyor. Böylelikle de 0 – 100 km/saat hızlanması sadece 4.5 saniye sürüyor.
Motor 7 vitesli, yaş kavramalı Getrag DCT şanzımanla eşleştirildi. Dişli oranları da Alpine’in her zaman optimum performans göstermesi bakımından özel olarak ayarlandı.
A110’da üç farklı sürüş modu bulunuyor (Normal, Spor, Pist). Bu modlarda motor ve şanzıman ayarları, direksiyon, ESC, egzoz sesi ve sürücü göstergeleri ilgili sürüş koşuluna (ve tabii ki sürücünün ruh haline) uygun biçimde adapte ediliyor.
Araçta rüzgâr tünelinde denenip test edilen yarış otomobillerine benzer biçimde bir düz zemin kullanıldı.
Kusursuz hatlar ve eşsiz performans arayışındaki Alpine mühendisleri A110’un aerodinamik özelliklerini en üst düzeye çıkarmak için yarış otomobilleri dünyasına odaklandılar. A110’un 250km/saatlik azami hıza erişmesi ve arka spoilere ihtiyaç duyulmaksızın pürüzsüz ‘Alpine’ profilini muhafaza etmesi bu sayede mümkün oluyor.
Ön tamponda yer alan hava girişleri ön tekerlek yuvalarının önünde adeta bir perde oluşturuyor; ve böylece ön tekerleklerin etrafındaki hava akışı iyileştirilmiş ve direnç azaltılmış oluyor.
A110, hem modern bir tasarıma sahip hem de bir “Alpine” olarak hemen göze çarpıyor. Modern tasarım dilini, malzemelerini ve teknolojilerini A110 Berlinette’i efsane haline dönüştüren ebat, biçim ve profil özellikleriyle harmanlıyor.
Aracın ön kısmındaki bir birinden bağımsız dört adet full LED gündüz sürüş ışıkları ve kaputun merkezi ‘omurgası’ açık bir şekilde Alpine DNA’sını gözler önüne seriyor.
Otomobilin yan profili tasarımın verimliliğini gösteriyor: teknik parçaların etrafını sıkıca saran gövde bir yandan aracın ayak izini en aza indirirken öte yandan performansı en üst düzeye taşıyor.
Arkada ise ‘X’ biçimli LED kuyruk lambaları ve dinamik sinyal lambaları otomobile son derece modern bir görüntü katıyor. Yatık ve aracı saran arka cam ise Alpine’in geçmiş modellerini anımsatıyor.
A110’un iç mekânında ise minimalist, hafif bir tasarımla birlikte konforlu bir sürüş pozisyonu hemen göze çarpıyor. Pürüzsüz doğal işlenmiş deri, yapısal alüminyum ve karbon lifi gibi kaliteli malzemeler sürücüye ve yolcuya üst düzey sürüş keyfi vaat ediyor.
A110 günlük hayatta kullanılmaya uygun olduğu gibi pistlerde kullanılmaya da elverişli.
Alpine A110 Première Edition sayılı üretilmiş bir limited edition versiyonu ve sadece bin 955 adet üretilecek. Bin 955 rakamı Jean Redele’nin Alpine’i lanse ettiği yıla gönderme yapıyor.
Alpine Première Edition için öngörülen fiyat:
Fransa’da 58.500 Euro
İsviçre’de 64.000 İsviçre Frangı
Nihai fiyatlar 2017 ortasında lansman ile teyit edilecek.
A110’un tasarım ve mühendislik işleri Fransa’da Renault Grubu’nun Guyancourt’daki Technocentre’ında ve Renault Sport’un Les Ulis’deki mühendislik merkezinde gerçekleştirildi.
Bütün A110’lar Dieppe’deki Alpine fabrikasında üretilecek.
Dieppe fabrikası 1969’da Jean Redele tarafından kuruldu ve o günden beri bütün Alpine nesilleri orada üretildi. Alpine üretimi 90’larda durdurulduğundan Dieppe fabrikası Renault Sport ve Clio V6, Espace ve şu anda Clio RS gibi diğer Renault Grubu modellerini üretti. Buna ek olarak, Dieppe fabrikası Formula Renault 2.0’ı da üretiyor.
Yeni Alpine A110’un teslimatları 2017’nin sonlarına doğru şu ülkelerde başlayacak:
Avusturya
Belçika
Fransa
Almanya
İtalya
Lüksemburg
Hollanda
Polonya
Portekiz
İspanya
İsviçre
İngiltere ve Japonya’daki (sağdan direksiyon) teslimatlar ise 2018’de başlayacak.
Alpine için önemli tarihler
1955 : « Société des Automobiles Alpine » kuruldu. A106 lanse edildi.
1962 : Alpine A110
1971 : Monte Carlo rallisinde ilk zafer.
1973 : Alpine, Uluslararası Üreticiler Şampiyonasını kazandı. Renault Grubu tarafından iktisap edildi.
Nissan’ın başarılı modeli Qashqai, makyajlandı. Güncellenen model daha modern bir yapıya kavuştu. Keskin hatları artan model artık daha dinamik görünüyor. Ön ızgarada logo artık şeffaf bir çerçeve içine konumlandırıldı. Ön tampon ve arka tampon daha keskin hatlara kavuşturuldu. Arka bölümde kullanılan krom ayrıntılar modeli daha şık gösteriyor.
İç mekanda direksiyon simidi elden geçirilmiş. Yeni haliyle oldukça şık görünen bu tasarım modelin iç mekanına olgunluk havası da katmış. Ayrıca vites kolu tasarımıda değişime uğrayan diğer ayrıntılardan.
Modelde güvenlik donanımları arttırılmış. Bunlar; Yaya Algılama, Arka Çapraz Trafik Uyarısı, AcilDurum Fren Sistemi, Trafik İşareti Tanıma, Sürücü Dikkat Uyarısı, Akıllı Park Yardımcısı, Akıllı Çevresel İzleme Monitörü, Kör Nokta Uyarısı ve Şerit Gidiş Uyarısı.
Stantta ayrıca yeni Peugeot 3008 ve 5008 SUV modellerini deneyimleme imkanı tanınacak. Ziyaretçiler 3D navigasyonun teknolojik ve etkileyici bir gösterimi ve Samsung Gear VR sanal gerçeklik gözlüğü ile birçok sürüş destek sistemini birebir deneyimleyebilecek. Advanced Grip Control, Yokuş iniş destek sistemi, Aktif şehir içi güvenlik sistemi, Güvenlik takip mesafesi uyarısı ve Aktif şerit takip sistemi olmak üzere sekiz sistemi deneyimleme imkanı tanınacak. Markanın en yeni modellerinde de kullanıma sunduğu bütün bu sürüş destek sistemleri 2020'ye kadar otonom sürüş özelliğine sahip araca giden yolda önemli birer adım niteliğinde.
YENİ 2008, 3008, 3008 ÇİN, 4008 VE 5008 İLE PEUGEOT’NUN SUV ATAĞI DEVAM EDİYOR
Peugeot markasının globalleşme süreci devam ederken, bu süreci eksiksiz bir SUV ürün gamı destekliyor:
– Peugeot 2008, %10 ile markanın 2016 yılında global pazarlarda satışlarını en çok arttıran modeli olurken büyüme en çok Avrupa, Brezilya ve Japonya pazarlarında gerçekleşti.
– Yeni Peugeot 3008 SUV Avrupa’da olduğu kadar deniz aşırı pazarlarda da büyük bir başarı yakalarken dünya genelinde aldığı 20 kadar ödül ile başarısını perçinledi.
– Yeni Çinli PEUGEOT 3008 giriş seviyesi bir C-SUV araç almak isteyenleri hedefliyor.
– Yeni Peugeot 4008 SUV Çin pazarında satışa sunulurken satışların %40’ı 3. Donanım seviyesinde ve daha üst seviyelerde gerçekleşti.
– Yeni Peugeot 5008 SUV boyutları, geniş yaşam alanı ve akıllı özellikleriyle 7 koltuklu C-SUV pazarının en çok öne çıkan modeli konumunda.
PEUGEOT INSTINCT CONCEPT ILE ARTIRILMIŞ ÖZGÜRLÜK
Herkes çevresiyle iletişim halinde olan, tarzıyla fark yaratan ve bulunduğu her ortamda dikkat çeken bir otomobil hayal ediyor. Kullanıcısını anlayan, kullanıcısını çok iyi tanıyan ve kullanıcısının her isteğini öngören bir otomobil. Dahası kullanıcıyla gerçekten uyum içinde bir otomobil. Benzersiz bir sürüş deneyimi sunan her yönüyle mükemmel bir otomobil. Sürücüsüne zaman kazandıran bir otomobil.
PEUGEOT INSTINCT CONCEPT ‘özgürlük’ anahtar kelimesi ile tasarlandı: sürüş modunu seçme özgürlüğü, ve hareket özgürlüğü. Otonom sürüş özelliğine sahip olan PEUGEOT INSTINCT CONCEPT eşzamanlı olarak markanın sürüş keyfi konusundaki kararlılığını da bünyesinde barındırıyor. PEUGEOT INSTINCT CONCEPT sahip olduğu özelliklerle kullanıcısının beklentilerini ve gereksinimlerini en iyi şekilde karşılıyor. Otonom sürüş özelliğine sahip otomobiller bir sonraki otomotiv devrimi olarak öne çıkıyor. Gelecekte her üretici bu özelliği sunuyor olacak. Aradaki fark ise bunu nasıl sunacağı ile ortaya çıkacak.
PEUGEOT INSTINCT CONCEPT nesnelerin interneti ile tam bir bağlanabilirlik sağlıyor Bir otomobil ilk kez aracın kullanıcısının bulutuna bağlantı kurmasını sağlayan Samsung ARTIK Cloud nesnelerin internet (I.o.T) platformuyla donatılıyor. Mobilite kavramına tamamen yeni bir boyut getiren PEUGEOT INSTINCT CONCEPT bağlanabilirlik özelliğine sahip her tür akıllı cihaz ile mükemmel bir uyum içinde çalışabiliyor. Araç, kullanıcının akıllı telefonu, akıllı saati veya evdeki akıllı otomasyon sistemindeki veriyi entegre ediyor. Ev, ofis veya eğlence için bir dizi yeni kullanım özellikleri sunan PEUGEOT INSTINCT CONCEPT kullanıcıya günlük yaşamındaki davranışları sorunsuz ve kolay bir şekilde yerine getirme imkanı sunuyor
PEUGEOT INSTINCT CONCEPT iki farklı aktif sürüş modu (Drive Boost or Drive Relax) ve iki farklı otonom sürüş modu (Autonomous Sharp or Autonomous Soft) olmak üzere toplam dört farklı sürüş modu alternatifi kullanıcıya sürüş modunu belirleme imkanı tanıyor. Devrim niteliğinde PEUGEOT Duyarlı i-Cockpit Peugeot’nun uyarlanabilir i-Cockpit’i otonom sürüş özelliğine sahip aracın gereklerini yerine getirmek üzere yolcu kabinini yeniden yorumluyor. Arayüzler seçilen sürüş moduna veya kullanıcı profiline bağlı olarak sürüş öncesinde, esnasında ve sonrasında yapılandırılabiliyor. Sürücü, PEUGEOT INSTINCT CONCEPT’in kontrolünü her koşulda elinde tutabiliyor. Otonom sürüş modunda sürücü orta konsoldaki i-Device üzerinden araca komut verebiliyor veya araca manevra yaptırabiliyor.
PEUGEOT, SÜRDÜRÜLEBİLİR MOBİLİTE ALANINDA ÖNCÜ
1995 yılından bu yana elektrikli araç sektöründe faaliyet gösteren Peugeot, dünyada kapsamlı bir sürdürülebilir mobilite ürün gamı sunan tek marka: elektrik destekli scooter ve bisikletler, elektrikli scooter ve ayrıca binek ve hafif ticari araçlar. Yeni Peugeot Partner Tepee Electric: Elektrikli araç tamamen yeni bir boyut alıyor 2017 Cenevre Otomobil Fuarında dünya tanıtımı yapılacak olan yeni Peugeot Partner Tepee Electric satışa sunulduğu günden bu yana büyük bir başarı elde eden çok amaçlı kullanım özelliklerine sahip Partner Tepee’nin kullanım avantajlarıyla elektrikli araç kullanma keyfini bir arada sunuyor. Beş kişiyi rahat ettirecek şekilde tasarlanan iç mekan değişkenliği ve kullanım özellikleriyle de öne çıkıyor.
Peugeot Partner Tepee Electric ister kişisel isterse de ticari kullanım olsun günlük yaşamın gereklerini yerine getiren ama bunu yaparken elektrikli mobiliteyi tercih etmek isteyen müşteriler için geliştirildi. 170 km’lik menzil Avrupa’nın büyük kentlerinde yaşayan ve her gün ortalama 60 km yol kat eden tüketicilerin beklentilerini rahatlıkla karşılıyor. Peugeot Partner Tepee sahip olduğu niteliklerle elektrikli araçlar için yeni bir kullanım alanı daha yaratıyor. Örneğin Peugeot Partner Tepee ile beş kişilik seyahatler ve aile aktiviteleri artık mümkün. Peugeot Partner Tepee Eylül 2017 itibariyle satışa sunulacak.
Peugeot eC03 D7*: Elektrik destekli bisiklet dünyasına kaliteli bir başlangıç
Şehir içi kullanımına yönelik ulaşılabilir bir Peugeot e-Bike modeli olan Peugeot eC03 D7 1.199 Euro’dan başlayan fiyatlarla satışa sunuluyor. Mükemmel fiyat-performans dengesiyle dikkat çeken model Peugeot bisikletlerinin devam eden gelişiminin gelmiş olduğu en son noktayı gözler önüne seriyor. Yeni eC03 D7, Peugeot’nun bisiklet ürün gamı içinde uzun yıllardır markanın en çok satan modeli konumunda olan eC03.200’ün yerini alıyor. Sahip olduğu özelliklerle mükemmel bir şehir içi elektrik destekli bisiklet yapısı ortaya koyan Peugeot eC03 D7 ön aksa entegre edilen E-Going elektro motoru, 7 kademeli Shimano vitesi ve dijital ekranıyla kolay bir kullanım ve seçilen batarya tipine bağlı olarak 50, 70 veya 100 kilometre menzil sunuyor.
Peugeot Scooters, yeni nesil elektrikli mobilite çözümü GenZe’yi tanıtıyor
Elektrikli mobilitenin öncüsü Peugeot Scooters 1996 yılında lanse ettiği Scootelec, ardından 2011 yılında lanse ettiği E-Vivacity modellerinin devamı niteliğinde Cenevre Otomobil Fuarında GenZe by Mahindra işbirliği ile geliştirdiği GenZe (Generation Zero Emission) modelini lanse edecek. Yeni GenZe elektrikli scooter teknolojisinin gelmiş olduğu en son noktayı temsil ediyor. Çıkarılabilir piliyle diğer elektrikli mobilite çözümlerin arasından sıyrılarak öne çıkan GenZe bu sayede kullanıcısına pili doğrudan evde şarj etme imkanı tanıyor. Böylece bir şarj noktası arama gereksinimi ortadan kalkıyor. Arka kısmında bir 12 Volt soketi de sunan GenZe’nin tam şarj süresi 4 saat iken sadece 2 saatte %80 şarj gerçekleştirilebiliyor. Tam şarj ile 45 km menzil sunan GenZe 45 km/s maksimum hıza ulaşıyor ve 0-100 km/s hızlanma süresini 10 saniyenin altında gerçekleştirebiliyor.
TFT teknolojisine sahip tamamen dijital ekran sürücüye; anlık yakıt verimliliği, eko skor veya kilometre başına tüketim gibi verileri gösteriyor. Aracın coğrafi olarak işlenmesini sağlayan özel bir uygulama sayesinde ticari kullanıcılar için filo yönetimi kolaylaşıyor. Güvenliğe her zaman önem veren Peugeot Scooters LED aydınlatma birimleriyle görünürlüğü desteklerken, "exo-skeleton" adındaki alüminyum iskelet güvenliği ve bununla birlikte dayanıklılığı da arttırıyor. İskelete yerleştirilen arka saklama bölmesi eşyaların güvende olmasını sağlarken aracı çalıştırmak için bir güvenlik kodu gerekiyor. GenZe, Sport, Economic, Beginner ve Personal olmak üzere dört farklı sürüş moduyla 2017’nin sonbaharında satışa sunulacak.
Dakar’daki ilk zaferden 30 yıl sonra Peugeot Paraguay, Bolivya ve Arjantin boyunca uzanan 9.000 km’lik zorlu mücadelede elde ettiği üçlü zaferle bir kez daha Dakar tarihine imzasını muhteşem bir zaferle attı. Yeni Peugeot 3008 DKR ile mücadeleye katılan: Peterhansel / Cottret, Loeb / Elena ve Despres / Castera ekipleri Güney Amerika’daki yarışın sonunda Fransız bayrağını dalgalandırdı.
Dünyanın en zorlu yarışından zaferle dönen Peugeot 3008 DKR (# 300) ayağının tozuyla 2017 Cenevre Otomobil Fuarında sergilenecek. Peugeot tasarım merkeziyle işbirliği yapan Peugeot Sport yeni Peugeot 3008 SUV’u yüksek performanslı bir yarış efsanesine dönüştürdü. Peugeot Sport, 2016 yılının Dakar galibi Peugeot 2008 DKR’nin teknik alt yapısını kullandı ve söz konusu teknik yapıyı daha da geliştirdi. Performansı arttırmak üzere süspansiyon üzerinde değişiklikler yapan teknik ekip motorun tork eğirişini optimize ederken yeni FIA regülasyonlarına uygun olarak hava emiş portunun çapını 39 mm’den 38 mm’ye düşürdü ve bu nedenle 20 HP kadar güç kaybı yaşadı. Dakar’ın bazı etaplarında kabin içi sıcaklığının 60 °C seviyelerine çıktığından yeni ve verimli bir iklimlendirme sistemi devreye alındı.
Peugeot’nun Dakar zaferleri:
– 1987: 205 T16 Grand Raid ile Vatanen/Giroux zaferi
– 1988: 205 T16 Grand Raid ile Kankkunen/Piironen zaferi
– 1989: 405 T16 Grand Raid ile Vatanen/Berglund ve Ickx/Tarin olmak üzere çifte zafer
– 1990: 405 T16 Grand Raid ile Vatanen/Berglund, Waldegard/Fenouil ve
Ambrosino/Baumgartner olmak üzere üçlü zafer
– 2016: PEUGEOT 2008 DKR ile Peterhansel/Cottret zaferi
– 2017: PEUGEOT 3008 DKR ile Peterhansel/Cottret, Loeb/Elena ve Despres/Castera olmak üzere üçlü zafer
Rakamlarla 2017 Dakar:
– Kilometre: 4.093 km’si süreli 12 etap olmak üzere toplam 8.823 km
– Etap Zaferi: Tamamlanan 10 etaptan 9, Loeb/Elena: 2, 5, 8, 11 ve 12. etaplar olmak üzere 5 etap,
-Peterhansel/Cottret: 3, 7 ve 10. etaplar olmak üzere 3 etap, Despres/Castera: 4. etap olmak üzere 1 etap
– Çifte ve üçlü zaferler: 3, 7, 8, 10, 11 ve 12. etaplar olmak üzere 5 çifte zafer, 3, 8, ve 10. etaplar olmak üzere 3 üçlü zafer.
– Ardışık liderlik: 2, 3 ve 8. etaplar olmak üzere Loeb/Elena, 4. etapta Despres/Castera, 5, 6, 7, 10. etap ile finiş çizgisi olmak üzere Peterhansel/Cottret
– Maksimum hız: 203 km/s (2. etap)
Sebastien Loeb ile benzersiz bir sürüş deneyimi
Peugeot, en yeni bağlantı teknolojisi ve geliştirilmiş sanal gerçeklik kulaklıklarıyla Peugeot 3008 DKR ile Sebastien Loeb’ün co-pilot koltuğunda 3 dakikalık benzersiz bir deneyim vaat ediyor.
PEUGEOT SPORT İMZASINI TAŞIYAN STANDART SPORCULAR: 208 GTi VE 308 GTi
Son derece titiz ve performans tutkunu Peugeot Sport’un uzman mühendisleri günlük kullanıma uygun kaliteden ödün vermeyen, tasarımıyla büyüleyen ve performansıyla meydan okuyan iki adet sporcu yarattı: 208 GTi by Peugeot Sport ve 308 GTi by Peugeot Sport. Sadece tasarımıyla büyülemekle kalmayan 208 GTi by Peugeot Sport aynı zamanda mat mavi/parlak siyah olmak üzere iki rengi sentezleyen çift renkli ve çift malzemeli yeni gövde tasarımıyla bütün bakışları üzerinde topluyor. Ön lansman niteliğinde olan yeni tasarımlı 208 GTi by Peugeot Sport, 308 GTi by Peugeot Sport ile birlikte Cenevre Otomobil Fuarında performans tutkunlarıyla buluşacak.
Peugeot, Peugeot Sport 308 GTi’in performansını daha yakından deneyimlemek üzere Peugeot performans ve spor otomobil tutkunlarına simülatör deneyimi sunacak.
PEUGEOT SCOOTERS YENİLİKLERİNİ SERGİLEYECEK
Peugeot Scooters, yeni elektrikli scooter modeli GenZe dışında Fransa’da üretilen 3 tekerlekli Peugeot Metropolis ile markanın premium ürün gamını daha da genişleten Peugeot Belville olmak üzere iki yeni model daha tanıtacak. Üç tekerlekli scooter pazarının en teknolojik modeli: Yeni Peugeot Metropolis Zengin donanımıyla öne çıkan yeni Peugeot Metropolis pazarın en teknolojik scooter modeli olarak sürücüye üst düzey güvenlik ve konfor sunuyor. Yapılan iyileştirmeler sayesinde Euro 4 egzoz emisyon normunu karşılayan Metropolis, Euro 4 PowerMotion 400cc LFE tipi motoruyla benzersiz bir sürüş deneyimi vaat ederken, makul yakıt tüketimi değeriyle çevre dostu bir duruş sergiliyor. Yeni şasi ve süspansiyon ile birlikte ABS, SBC ve TCS gibi elektronik sistemler de sürüş güvenliğine katkı sağlıyor. Zengin ekipman seviyesiyle dikkat çeken Peugeot Metropolis’te ayrıca akıllı anahtar, lastik basıncı kontrol sistemi ve gündüz farları sunuluyor.
13 inç büyüklüğündeki ön tekerlekler sadece sürüş konforu ve sürüş güvenliğini desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda sportif bir görünümü de beraberinde getiriyor. Peugeot Scooters’in en yeni saklama alanıyla donatılan Peugeot Metropolis geniş saklama alanıyla sürücünün kaskı için de alan sunuyor. Yeniden tasarlanan gösterge paneli; hız ve devir göstergelerindeki 3 boyutlu çerçeveler ve kırmızı zemin aydınlatmalı ibreleriyle son derece sportif ve modern bir görünüm sunuyor. Yeni Peugeot Metropolis mat siyah ve kırmızı olmak üzere RX-R, RS ve Allure versiyonlarıyla sunuluyor.
Giriş seviyesi olarak sunulan Active versiyonu da SBC fren sistemi ve 12 inç büyüklüğünde tekerleklerle donatılıyor. Peugeot Scooters’in büyük tekerlekli ürün gamını tamamlayan premium scooter:
Peugeot Belville
Adını Paris’in bir semtinden alan Peugeot Belville Avrupa’nın en büyük scooter pazarı olan büyük tekerlekli scooter pazarına tasarımıyla tamamen yeni bir stil yaklaşımı getiriyor. Markanın uluslararası pazarlardaki sınıf atlama stratejisinin yansıması olarak Peugeot Scooters; Citystar, Satelis ve Metropolis modellerindeki PowerMotion motorda da kullanılan LFE teknolojisine sahip yeni nesil bir motor geliştirdi. SmartMotion adındaki bu yeni motor kompakt boyutlarıyla ağırlık avantajı sunarken yüksek verimlilik seviyesiyle çevre dostu bir yapı sergiliyor. Düşük yakıt tüketimi ve düşük emisyon değerleriyle öne çıkan motor modüler yapısı sayesinde farklı modellerde hava veya su soğutmalı olarak kullanılabiliyor. Sınıfının en iyi tork/yakıt tüketimi dengesine sahip olan SmartMotion motor üstün sürüş keyfiyle de dikkat çekiyor.
Kadın ve erkek kullanıcıları hedefleyen modern scooter; LED farlar, LED sinyal lambaları ve ‘3 pençe’ formlu stop lambalarıyla modern ve sportif bir görünüm sergilerken motorun görünürlüğünü de arttırıyor. Zengin ekipman seviyesiyle dikkat çeken Peugeot Metropolis’te ABS, ayarlanabilir hidrolik amortisörler, tam boy kaskı alacak büyüklükte saklama alanı, USB girişi ve kilitli torpido gözü standart olarak sunuluyor.
Yeni Peugeot Metropolis; Allure ve RS versiyonlarıyla satışa sunuluyor. 125 cc’lik versiyonda yeni sıvı soğutmalı SmartMotion motor kullanılırken 200 cc’lik versiyonda ise Euro 4 emisyon normunu yerine getiren EasyMotion motor kullanılıyor.
Rolls–Royce Motor Cars, markanın merkezi West Sussex, Chichester’daki St Richard’s Hastanesi Pediatric Day Ameliyat Birimi için özel olarak ürettiği yepyeni özgün tasarımını büyük bir açılışla tanıttı.
Roll-Royce SRH olarak duyurulan bu yeni tasarım, operasyon geçirecek çocuklara hastanenin trafik işaretleriyle donanmış pediatri birimi koridorlarından geçerek ameliyathaneye kendi arabalarıyla gitme heyecanını yaşama fırsatı sunacak. Bu “ameliyathaneye kendi arabanla git” deneyimi çocuk hastaların stresini azaltmayı amaçlıyor.
Roll–RoyceMotor Cars şirketin Goodwood Studio’da gerçekleşen yeni araç tanıtımında St Richard’s Hastanesi Pediatri Birimi’nden iki çocuk hastayı ağırladı, Molly Matthews ve Hari Rajyaguru. Bu özel etkinlik ayrıca, hastalara, ailelerine ve St Richard’s Hastanesi’ndeki özverili ameliyat ekibine resmi teslimden önce Rolls–Royce SRH’nin nihai olarak tasdiklenmesi ve deneme sürüşünün gerçekleştirilmesi görevini üstlendi.
Çocuklar ve aileleri esaslı Rolls-Royce tarzına yaraşır bir misafirperverlikle ağırlandı. Alışıldık müşteri deneyimine ek olarak Molly ve Hari yeni aracı üretim merkezinde deneme fırsatı buldular. Bu alışılmışın aksine oldukça nadir şahit olunan durum genellikle yeni araçların kontrolü aşamasında sadece Roll-Royce yöneticilerinin deneyimleyebildiği ve yakın zamanda ilerleyen bir tarihte piyasaya çıkacak olan Phantom 8 için gerçekleştirilen bir ayrıcalıktır. Molly, Hari ve aileleri Roll-Royce Ghosts farkıyla özel arabalarla evlerine bırakıldı.
Rolls–Royce CEO’su Torsten Mueller-Oetvos, “Biz West Sussex halkının bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Chichester’da St Richard’s Hastanesi Pediatri Birimi çocuklara ve ailelerine hizmet vererek toplumda çok önemli bir rol oynuyor. Biz de Rolls-Royce SRH ile çocukların tedavi sürecini daha az stresli bir hale getirerek bu hizmete katkıda bulunmayı umuyoruz.” diye açıklama yaparak duygularını dile getirdi.
Bespoke üretim takımı tarafından sıfırdan yaratılan Rolls-Royce SRH dünyaya ve saygıdeğer müşterisine Bespoke (ısmarlama) konforunun farkını takdim ediyor. Her Rolls-Royce Bespoke tasarımında olduğu gibi, bu yeni tasarımın amacı da müşterinin isteklerine en ince ayrıntısına kadar cevap verebilmektir.
Bu anlayışla yola çıkarak markanın detaycı ve mükemmeliyetçi özelliklerini zarif bir şekilde ifade eden bir ortam içerisinde; Andalusian White ve Salamanca Blue olarak iki renk tonu ve St James’in Kırmızı yan çizgilerinin el ile işlenmesiyle buluşarak Rolls-Royce SRH, Rolls-Royce’un çığır açan estetik ve mühendislik anlayışı çerçevesinde oldukça canlı ve çağdaş bir ifade ile sunulmuş.
Aracın iç mekânı aynı ustalık ve tüm Rolls-Royce müşterilerine hitap edecek detaycılıkla iki renkli direksiyon, koltuklar ve St James’in Kırmızı yan çizgileriyle mükemmel bir ahenk oluşturan tekerlek merkezleriyle bezenmiştir. Bu araçta maksimum hız olan 10mph’ye, Rolls-Royce’un olağanüstü V12 motorlarının çalışma prensibiyle aynı güç ve sessizlikte çalışan 24 voltluk kapalı akü sayesinde adeta saniyeler içerisinde ulaşılabiliyor. Daha sakin bir yolculuk isteyenler içinse hız 4mph’ye kadar düşürebiliyor.
Sir Henry Royce’un ünlü “Olmayan şeyi sen tasarla.” sözü markanın merkezi Goodwood’ta Rolls-Royce SRH’nin tasarımıyla adeta hayat bulmuş gibi görünüyor. Bespoke Üretim takımı bu olağanüstü Rolls-Royce harikasını geliştirmek ve usta elleriyle yaratmak için projeye tam olarak 400 saatlerini adamışlar.
Yeni şasi ve elektronik teknolojilerdeki yetkinliğin yanı sıra proje ekibi, tasarım unsurlarını hızlı bir şekilde prototip ederek, saygıdeğer müşterisine kusursuz koşullarda sunmak için 3D baskı tekniklerini kullandı. Buna, ikonik Spirit of Ecstasy’nin üretimi ve kontrol pedalları da dahildir.
Rolls-Royce SRH Proje Lideri Lawrie Mewse, “Ekibin elde ettiği başarıyla gurur duyuyorum. Bu, Goodwood’taki Rolls-Royce ana merkezinde her alanda var olan muhteşem becerileri ve teknolojiyi sergileyen görevler arası çabayı tam anlamıyla temsil ediyor. Bununla birlikte, en önemli şey, toplumda olan görevimizi yerine getirmek ve hastanede kaldıkları süre boyunca çocuklar ve aileleri için olumlu bir etki yaratmaktır.” diyerek duygularını dile getirdi.
Batı Sussex Hastaneleri NHS Kuruluş Vakfı Başkanı Marinne Griffiths, “Rolls-Royce SRH de hastalarımıza getireceği neşe gibi paha biçilemez. Bu çok özel bir hediye ve “Love Your Hospital” hayır vakfımız tarafına şu ana kadar iletilen en harika bağış. Batı Sussex Hastaneleri NHS Kuruluş vakfındaki herkes adına Rolls-Royce Motor Cars’a ve özellikle çok değer verdiğimiz çocuklarımızı desteklemek adına gönüllü olarak bu işi yürüten takıma çok teşekkür ederim.” diyerek duygularını dile getirdi.
St Richard’s Hastanesi’nde Pediatri Başhemşiresi olan Sue Nicholls, “St Richard’s Pediatric Day Ameliyat birimindeki herkes bu harika ve eşsiz bağış için Rolls-Royce Motor Cars’a çok minnettar. Bu bağışın isteğe bağlı ameliyat için hastanemize kabul alan çocukların hastane deneyimi üzerinde gerçekten de olumlu bir etkisi olacaktır.” diyerek teşekkürlerini iletti.
Rolls-Royce SRH’nin St Richard’s Hastanesi’ne devir teslim töreni bugün yapılacak.
Jaguar Land Rover, 47 yıllık Range Rover ailesinin; RangeRover, Range RoverSport ve RangeRover Evoque’dan sonra dördüncü üyesi Velar’ın tanıtılmasıyla büyümeye devam ediyor.
İngiltere Solihull tesisinde hafif alüminyum mühendisliği ile üretilen Velar, 180 beygir gücünde 2.0 litre Ingenium dizel motorlardan, 380 beygir gücünde 3.0 litrelik supercharged benzinli motorlara kadar geniş bir yelpazede sunuluyor. Borusan Otomotiv Jaguar Land Rover Genel Müdürü Simay Alsan, RangeRoverEvoque ve RangeRover Sport arasındaki segmentte konumlandırılan yenilikçi tasarımı, çarpıcı oranları, zarif sadeliği ve geliştirilmiş teknolojileri ile Yeni RangeRoverVelar’ın, 2017’nin üçüncü çeyreğinde 100’den fazla pazarla birlikte Türkiye’de de Borusan Otomotiv Yetkili Satıcıları’nda sunulacağını belirtti.
Inovasyon alanında RangeRover’ın yeni bir ürünü olarak sadelik ön planda tutularak teknolojiye, tasarıma ve detaylara odaklanılmıştır. Bu detaylar son teknoloji ürünü Touch Pro Duo Bilgi Eğlence Sistemi, Matrix Laser Led Farlar, içe doğru gömülen dış kapı kolları ile ön plana çıkarılmıştır. Tüm özelliklerine ek olarak, on road yeteneklerine rakipsiz bir Off Road yeteneği de ekleyen Velar, markanın genlerini her ayrıntıda sürücüye hissettirmektedir.
1,5 milyar pound yatırım yapılan Solihull’daki üretim tesisinde üretilen Range Rover Velar, 6 Mart’a kadar Londra’daki The Design Museum’da sergilenecek. 28 Mart’ta Solihull üretim tesisinde açılacak olan ve Range Rover'ın 45 yılının belgesel olarak sunulacağı ‘Velar to Velar; adlı yeni serginin de en önemli parçası olacak.
GeneralMotors (GM) ve PSA Grubu bugün GM’inOpel/Vauxhall markalarının ve GM Financial’ın Avrupa operasyonlarının PSA grubuna katılmasını öngören anlaşmayı açıkladılar. PSA, Opel/Vauxhall için 1,3 milyar, GM Financial’ın Avrupa ayağı için ise 0,9 milyar Euro ödeyecek. 2016’da 17,7 milyar gelir elde eden Opel/Vauxhall’un da bünyesine katılması ile birlikte PSA, yüzde 17’lik Pazar payı ile Avrupa’nın ikinci en büyük otomotiv şirketi olacak.
Anlaşma PSA’nın dünya çapında karlı şekilde büyümesi için Avrupa’da güçlü bir temel oluşturuyor
PSA yönetim kurulu başkanı Carlos Tavares, “Opel/Vauxhall ile güçlerimizi birleştirmiş olmaktan büyük gurur duyuyoruz” dedi ve ekledi: “Opel/Vauxhall’un yetenekli çalışanlarının başarılarına, güçlü modellerine ve köklü mirasına saygı duyuyoruz. PSA ve Opel/Vauxhall’u marka kimliklerine uyumlu şekilde yönetmeyi amaçlıyoruz. Avrupa pazarı için birlikte işbirliği ile ürettiğimiz başarılı otomobillere bakarak Opel/Vauxhall’un doğru bir partner olduğunu biliyoruz. Vardığımız anlaşmayı bu ilişkinin doğal bir uzantısı olarak görüyor ve işbirliğimizi bir üst seviyeye taşımak için sabırsızlanıyoruz” dedi.
Tavarez ayrıca: “Şundan eminiz ki Opel/Vauxhall’un geri dönüşü bizim desteğimizle gözle görünür şekilde hızlanacak. Bu geri dönüşü gerçekleştirirken elbette GM’in Opel/Vauxhall çalışanlarına verdiği bütün taahhütleri de yerine getireceğiz” dedi.
Anlaşma GM’in dönüşümünü destekliyor ve değer sağlıyor
GM yönetim kurulu başkanı ve CEO’su Mary T. Barra, “GM, Opel/Vauxhall’daki değerli çalışma arkadaşlarımız ve PSA olarak daha önceki başarılı ittifakımızı tüm tarafların uzun dönem performansına katkı sağlayacak yeni bir girişimle desteklemekten mutluluk duyuyoruz” dedi.
“GM için bu girişim momentumumuzu ve performansımızı artırmak için verdiğimiz çabada önemli bir adım. Şirketimizi yeniden şekillendiriyoruz ve disiplinli sermaye dağılımı ile temel otomotiv ticaretimizde ve bireysel ulaşımın geleceğini belirlememizi sağlayacak yeni teknolojilerin geliştirilmesinde yüksek karlılık sağlayacak yatırımlara yönelerek hissedarlarımıza süreklilik gösteren, rekor sonuçlar sunacağız.” Mary Barra sözlerine “Açılan bu yeni sayfa uzun dönemde Opel ve Vauxhall’u daha güçlü bir konuma getirecek. GM olarak biz süregelen işbirliğimizi gelecekteki heyecan uyandırıcı yeni modellerde de sürdürerek ve ekonomik varlığımız ile PSA’in sunduğu güçlü değer yaratma kapasitesine ve gelecekteki başarılarına dahil olacağız” diyerek son verdi.
Anlaşma tüm tarafları uzun dönemde güçlendirecek
Gerçekleşen işlem önemli ölçek ekonomilerine izin verecek ve satın alma, üretim ve ARGE bölümlerinde önemli sinerjilere imkan sağlayacak. Opel/Vauxhall’un geri dönüşüne katkı sağlayacak bu sinerjilerin, önemli bir bölümü 2020’ye kadar olacak şekilde, 2026’da 1,7 milyar euro’luk rakamlara ulaşması bekleniyor. GM ile hayata geçirilen başarılı işbirliği ile PSA Opel/Vauxhall’un 2020’de yüzde 2, 2026’da ise yüzde 6 faaliyet karı elde etmesini ve 2020’de serbest nakit akımını sağlamasını bekliyor.
PSA, BNP Paribas ile birlikte GM Financial’ın Avrupa ayağını da yeni oluşturulan %50/%50 ortak girişim ile satın alıyor. GM Financial’ın mevcut platformu ve ekibi korunacak ve BNP Paribas bünyesinde yönetilecek. PSA ise öz kaynaklar yönetimi yönünden denetlemeyi yapacak. İşlem GM’in son üç yılda rekor performans sergilediği ve 2017’de güçlü görünüm gösterip hissedarlarına önemli miktarda sermaye kazandırdığı dönüşüm sürecinin bir diğer adımı. İşlem GM’in temel işleyişini güçlendirecek, kaynakların gelişmiş teknolojiler gibi daha yüksek getiri sağlayacak noktalara harcanmasını sağlayacak ve hissedarlar için daha fazla değer kazandıracak.
EBIT marjını iyileştirip, serbest nakit akışını artırıp ve bilançodaki risklerin önüne geçecek bu işlem sonrasında GM, sermaye tahsisi çerçevesinden nakit ihtiyacını 2 milyar dolar azaltacak ve bunu, pazar durumuna bağlı olarak hisselerini geri satın almak için kullanacak. GM yeni oluşumun gelecekteki başarılarına da PSA hisselerini satın alma garantisi sayesinde ortak olabilecek. GM ve PSA ayrıca elektrik teknolojilerinin geliştirilmesinde işbirliği yapmayı, Bazı Holden ve Buick modellerinde tedarik anlaşmalarını sürdürmeyi hedefliyorlar. PSA ayrıca GM/Honda yakıt hücresi sistemleri ortak girişiminin tedarikinde de rol oynayabilir.
Sözleşme Koşulları
Opel/Vauxhall’un otomotiv operasyonları PSA tarafından 1,3 milyar euro karşılığında satın alınacaktır. GM Financial’ın Avrupa operasyonları, PSA ve BNP Paribas tarafından, işlem kapanış tarihindeki proforma defter değerinin 0,8 katı, ya da yaklaşık olarak 0,9 milyar Euro karşılığında ortaklaşa satın alınacaktır. Opel/Vauxhall’un otomotiv operasyonları ve GM Financial’ın Avrupa operasyonlarının %100’ü için yapılan işlemin toplam değeri 2,2 milyar Euro’dur. Opel/Vauxhall ve GM Financial’ın Avrupa operasyonlarının %50’si dahil olmak üzere PSA tarafından gerçekleştirilecek satın alma işleminin değeri 1.8 milyar Euro olacaktır.
Bu işlemle bağlantılı olarak, GM veya iştirakleri 0,65 milyar Euro değerinde k hisse alma hakkına sahip olacaklardır. Bu hisslerin 9 yıllık vadesi bulunmaktadır ve çıkarılmasından itibaren 5 yıl sonrasına kadar herhangi bir tarihte tamamen ya da kısmen 1 euro’luk işlem fiyatından alınabilir. PSA hisselerinin 17.34 euro’luk referans fiyatı göz önüne alındığında, hisseler PSA hisselerinin 39,7 milyon adedine ya da PSA’nın bölünmüş sermayesinin yüzde 4,2’lik kısmına denk gelmektedir. GM, PSA nezdinde yönetime katılma ve oy hakkına sahip olmayacağını ve aldığı PSA hisselerini 35 gün içinde satacağını kabul etmiştir.
İşlem Opel/Vauxhall’un, Opel ve Vauxhall markaları, 6 montaj ve 5 parça üretim tesisi, bir mühendislik merkezi (Rüsselsheim, Almanya) ve yaklaşık 40 bin çalışanı ile bütün otomotiv operasyonunu, kapsamaktadır. Torino İtalya’daki mühendislik merkezi GM ‘de kalacaktır. Opel/Vauxhall, otomobilleri önümüzdeki yıllarda PSA platformlarına geçene kadar GM’in fikri mülkiyet lisanslarından faydalanmayı sürdürecektir. Bu işlemle bağlantılı olarak GM 4.0-4.5 milyar dolar tutarında nakit olmayan harçları üstlenecektir.
Devam eden emekli fonu taahhütleri
Opel/Vauxhall’un bütün Avrupa ve Birleşik Krallık’taki fonlanmış ya da fonlanmamış German Actives Plan ve seçilmiş bazı küçük planlar hariç tüm emeklilik planları GM’de kalacaktır. German Actives Plan ve seçilmiş küçük planlardaki sorumluluğu PSA Opel/Vauxhall’dan devralacaktır. GM PSA’e 3 milyar euro emeklilik borçlarının kapanması için ödeme yapacaktır.
Kapanış Şartları
Bu işlem mevzuata ilişkin resmi onaylar ve yeniden yapılandırmalar içeren birtakım kapanış şartlarına tabi olup, kapanışın 2017 yılı sonuna kadar tamamlanması beklenmektedir.
Hisse Alma Garantisi
Hisse alma garantisinin sağlanması PSA’in 10 Mayıs 2017 tarihinde gerçekleşecek Genel Kurul Toplantısında hissedarların oyuna tabidir. PSA’in hisselere bölünmüş sermayesinin yüzde 36,6’sını ve oy hakkının yüzde 51,5’ini temsil eden üç ana hissedarı (Fransa Devleti, Peugeot ailesi ve DongFeng) GM’e hisse alma garantisinin verilmesi yönünde oy kullanacaklarını beyan etmişlerdir. GM ve iştiraklerine PSA Genel Kurul Toplantısında hisse alma hakkı verilmesinin onaylanmaması durumunda beş yıllık süreç içerisinde PSA 0,65 milyar euro’luk nakdi ödeme gerçekleştirecektir.
PSA Grubu Hakkında
2016’da 54 milyar euro satış ve gelire ulaşan PSA Grubu, kendine özgü otomotiv tecrübeleri tasarlamakta ve dünya çapında müşterilerine özgürlük ve keyif sağlayan çözümler sunmaktadır. Grup, bünyesinde üç otomobil markasını barındırıyor: Peugeot, Citroën ve DS. Bunların yanı sıra otomobil kullanıcılarının değişen ihtiyaçlarına yanıt vermek için Free2Move markası altında ise mobilite ve akıllı servis çözümleri sağlıyor. PSA, 2016’da kilometre başına ortalama 102,4 gramlık emisyon değeri ile CO2 emisyonları alanında Avrupa’nın lideri konumundadır. Ayrıca PSA otonom ve bağlantılı otomobiller alanında dünya çapında 2,3 milyon aracıyla da öncü konumda. Grup, Banque PSA Finance ile finans alanında ve Faurecia ile de otomobil ekipmanları alanında faaliyet göstermektedir.
PSA Grubunun Geleceğe Yönelik Açıklamaları
Bu basın bülteni, PSA Grubunun, özellikle GM’in Opel/Vauxhall iştirakinin ve GM Financial’ın Avrupa operasyonlarının devralınması ve beklenen sinerjilere yoğunlaşarak geleceğe yönelik hedeflerine dair açıklama ve bilgileri içermektedir. Bu açıklamalar gelecek zaman ya da şart kipi kullanılarak ya da “tahmin ediyor,” “inanıyor,” “amacı taşımaktadır,” “bekliyor,” “niyeti taşımaktadır” gibi ifadelerle yapılmıştır. Yapılan geleceğe yönelik açıklamaların ve hedeflerin gerçekleşmesinin gelecekte ortaya çıkacak durumlara bağlı olduğu unutulmamalıdır. Hedeflerle ilgili bilgiler ve geleceğe yönelik açıklamalar gelecekte ortaya çıkabilecek beklenmedik gelişmelere bağlıdır. Hedeflerle ilgili bilgiler ve geleceğe yönelik açıklamalar öngörülen ya da öngörülemeyen risklere tabi olup, belirsizlikler ya da başka etmenler PSA Grubu’nun beklediği sonuçları, performansı ve başarıları etkileyebilir. Bu etmenler arasında ekonomik ve jeopolitik değişimlerin yanı sıra, 24 Mart 2016 tarihli ve D.16-0204 numaralı Autorité des marchés financiers tarafından hazırlanan referans dokümanı Bölüm 1.5’te detaylı şekilde açıklanan etmenler de yer almaktadır.
PorscheCenevre Otomobil Fuarı’nda, lansmanı geçen yıl gerçekleştirilen yeni Panamera Ailesi’nin en yeni iki üyesini ilk kez beğeniye sunuyor. Dünya lansmanı yapılacak modellerin ilki, PanameraSport Tourismo. 404 kW/550 hp’ye kadar güç sunan Sport Turismo, geniş bagaj kapağı, alçak yükleme kenarı, artırılmış bagaj bölmesi alanı ve 4+1 oturma düzeniyle günlük kullanışlılığın ve maksimum esnekliğin mükemmel birleşimini sunuyor.
Yeni SportTurismo, üç arka koltuğa sahip olan ilk Panamera… İki dış koltuk, bağımsız koltuklar haline geliyor (model hattının, maksimum yolcu konforuna sahip sportif bir performans sunma iddiasıyla uyumlu olarak) ve böylece arkada bir 2+1 yapılandırması oluşturuluyor, Panamera Sport Turismo ayrıca seçenek olarak, arkada iki elektrikle ayarlanabilir bağımsız koltuğa sahip dört koltuklu bir yapılandırmayla da sunulabiliyor.
Bu segmentteki ilk uyarlanabilir ve uzatılabilir tavan spoyler’i
Aracın üst tarafında ise tavan, uyarlanabilir bir spoyler’e doğru uzanıyor. Tavan spoiler’inin açısı, sürüş koşullarına ve seçilen araç ayarlarına bağlı olarak üç kademeli şekilde ayarlanabiliyor ve arka aks üzerinde 50 kg’a kadar ek bir bastırma kuvveti yaratıyor. 170 km/s hıza kadar, Porsche Aktif Aerodinamik’in (PAA) merkezi bir sistem bileşeni olan aerodinamik kılavuz öğesi, eksi yedi derecelik bir açıyla geri çekili konumunda kalıyor ve bu da sürüklenme direncini azaltıyor ve dolayısıyla yakıt tüketimini optimize ediyor.
170 km/s’nin üzerindeki hızlarda, tavan spoyler’i otomatik olarak artı bir derecelik açıyla çalışma konumuna geçiyor ve böylece sürüş stabilitesini arttırıyor. Sport ve Sport Plus sürüş modları seçildiğinde tavan spoyler’i 90 km/s’nin üzerindeki hızlarda otomatik olarak çalışma konumuna geçiyor. PAA ayrıca, panoramik açılır tavan 90 km/s ve üzeri hızlarda açıldığında tavan spoyler’inin eğim açısını artı 26’ya ayarlayarak aktif yardım sunuyor. Bu durumda spoiler, rüzgar sesinin azaltılmasına yardımcı oluyor.
Amiral gemisi olarak ilk plug-in hibrit modeli
Porsche’nin Cenevre’de dünya lansmanını gerçekleştirdiği ikinci model ise, Yeni Panamera Turbo S E-Hybrid… Bu spor otomobil ile Porsche, ilk defa bir plug –in hibrit modeli, model ailesinin “amiral gemisi” olarak konumlandırıyor.
Yeni Panamera Turbo S E-Hybrid, 136 HP güç üreten bir elektrikli motor ile 550 HP güç üreten dört litrelik bir V8 motorunu birleştiriyor.
Otomobil böylece 0’dan 100 km/s hıza 3,4 saniyede çıkıyor ve 310 km/s maksimum hıza ulaşabiliyor. Dört çeker tahrikli Panamera’nın güç artırma stratejisi, 918 Spyder süper spor otomobilden geliyor. Ortalama yakıt tüketimi 2,9 l/100 km olan yeni amiral gemisi 50 kilometreye kadar tamamen elektrikli olarak gidebiliyor.
6 saatte şarj edilebiliyor
Panamera Turbo S E Hybrid’de elektrikli motor, 14,1 kWh enerji kapasitesine sahip sıvı soğutmalı lityum-iyon aküyle çalışıyor. Arkaya entegre edilen yüksek voltajlı akü, 230-V bağlantıyla 6 saatte tamamen şarj oluyor. Otomobil, power charge ile 2,4 saatte de tamamen şarj olabiliyor. Şarj işlemi ayrıca Porsche İletişim Yönetimi (PCM) ve Porsche Connect uygulaması (akıllı telefonlar ve Apple Watch için) yoluyla bir zamanlayıcı kullanılarak da başlatılabiliyor.
Yeni Captur 7 Mart tarihinde CenevreOtomobil Fuarı’nda yeni yüzünü gösterecek. Hem iç hem de dış tasarımındaki yeniliklerle ve yeni ekipmanlarıyla, Avrupa’da B segmenti crossover otomobil satışlarında 1 numara olan model (2016’da 215 bin 670 adet) liderliğini sürdürmeyi amaçlıyor.
Daha fazla kişiselleştirme
Captur başarısında önemli etken olan unsurları yeni versiyonda da muhafaza ediyor, örneğin çift renkli dış gövde rengi. İki yeni kasa rengiyle kişiselleştirme seçeneklerini zenginleştiriyor : Atacama Turuncu ve Okyanus Mavi ; ayrıca yeni bir tavan rengi de mevcut : Platin Gri. Herkesin kendi Captur’ünü yaratmasına olanak sağlayan 30’dan fazla farklı kombinasyon yer alıyor.
Captur, farklı renklerde 6 iç mekan kişiselleştirme paketi (Fildişi, Okyanus Mavi, Karamel, Kırmızı, Parlak krom ve Eskitme krom) ve 5 dış kişiselleştirme paketi (Fildişi, Okyanus Mavi, Cappuccino, Kırmızı ve Atacama Turuncu (jant kapakları ve kapı panoları çıtaları için) ile fark yaratarak daha da ileriye gidiyor.
Markanın kimliğini yansıtan ışık imzası
Markanın son modellerinde olduğu gibi Yeni Captur de bazı versiyonlarda « Pure Vision » full LED ön farlara sahip. Bu teknoloji, farların etkinliğini artırırken aynı zamanda hem estetiği hem de güvenliği artırıyor.
Captur, tamponun alt kısmında, markanın ışıklı imzasını vurgulayan « C » biçiminde LED gündüz farlarına sahip. Arka farlarda da, hem gündüz hem de gece kolaylıkla farkedilebilen bu ışık imzası bunlunuyor.
Daha da crossover bir tasarım
Captur ağabeyi Kadjar ile olan ilişkisini güçlendirmek için hamle yapıyor. Ön ızgara özellikle krom bir çıta ile birlikte sınıf atlıyor ve Renault markasının diğer crossover otomobillerine yaklaşıyor. Hem ön hem de arka tampondaki yeni korumalar Captur’ün maceracı özelliğini gözler önüne seriyor.
Sabit bir cam tavan
Üçüncü ekipman seviyesinden itibaren, opsiyonel olarak sabit bir cam tavan seçeneği sunuluyor. Sadece çift renkli dış boya seçeneğinde mevcut olan bu yenilik, araç iç mekanının daha aydınlık olmasına katkı sağlıyor.
2017 CenevreOtomobilFuarı 9 Mart’ta kapılarını otomobil meraklılarına açacak. Birbirinden farklı modellerin ve konsept otomobillerin sergileneceği organizasyon şimdiden merak konusu. İddialı modellerin yer alacağı bu etkinlikte hangi otomobiller sergilenecek? Sizler için derledik.